- Kulluk da malûm sultanlık da… Âşıklık bu iki perdeden gizli!
- بندگی و سلطنت معلوم شد ** زین دو پرده عاشقی مکتوم شد
- Keşke varlığın bir dili olsaydı da varlardan perdeyi kaldırsa, hakikati anlatsaydı! 4725
- کاشکی هستی زبانی داشتی ** تا ز هستان پردهها برداشتی
- Ey varlık nefesi, ona ait ne söylersen bil ki onun üstüne bir perde daha örttün.
- هر چه گویی ای دم هستی از آن ** پردهی دیگر برو بستی بدان
- Onu anlamanın afeti, sözdür, haldir; kanı kanla yıkamanın imkânı yok!
- آفت ادراک آن قالست و حال ** خون بخون شستن محالست و محال
- Ben, onun sevdalılarının mahremiyim… Gece, gündüz kafes içinde ondan bahsetmedeyim!
- من چو با سوداییانش محرمم ** روز و شب اندر قفص در میدمم
- Ey can, pek sarhoşsun, pek kendinden geçmiş, pek perişan ve harap olmuşsun… Dün gece hangi yanına yattın ki?
- سخت مست و بیخود و آشفتهای ** دوش ای جان بر چه پهلو خفتهای
- Kendine gel, kendine… bu sırdan pek bahsetme; önce bir sıçra, kendine mahrem bir dost iste! 4730
- هان و هان هش دار بر ناری دمی ** اولا بر جه طلب کن محرمی
- Âşıksın, sarhoşsun, dilin açılmış… Allah, Allah… Sen, oluk üstünde bir devesin!
- عاشق و مستی و بگشاده زبان ** الله الله اشتری بر ناودان
- Dil, onun sırrından, onun nazından bahse kalkıştı mı gök, “Ey hakikatini güzelce örten Allah” demeye başlar.
- چون ز راز و ناز او گوید زبان ** یا جمیل الستر خواند آسمان
- Fakat aşkı örtmek nedir? Ateşi yün ve pamuk içinde gizlemek! Ne kadar örtersen o kadar meydana çıkar!
- ستر چه در پشم و پنبه آذرست ** تا همیپوشیش او پیداترست