English    Türkçe    فارسی   

3
4747-4756

  • Gayri sen o şaşkına sor: Sen şarabın bu halini ne vakit gördün?
  • اندرین معنی بپرس آن خیره را ** که چنین کی دیده بودی شیره را
  • Düşünceye hacet yok, her bilinene aşikârdır: Coşana elbette bir coşturan var!
  • بی تفکر پیش هر داننده هست ** آنک با شوریده شوراننده هست
  • Uzun bir ayrılığa düşmüş, çok maceralar geçirmiş bir âşığın hikâyesi
  • حکایت عاشقی دراز هجرانی بسیار امتحانی
  • Bir delikanlı, kızın birine delicesine âşık olmuştu. Fakat bir türlü vuslat zamanı gelmiyordu.
  • یک جوانی بر زنی مجنون بدست ** می‌ندادش روزگار وصل دست
  • Aşk ona yeryüzünde bir hayli işkenceler etmişti. Aşk neden, önce âşıka kinlenir? 4750
  • بس شکنجه کرد عشقش بر زمین ** خود چرا دارد ز اول عشق کین
  • Neden, önce kanlı katil gibi davranır? Doğru âşık olmayan kaçsın, aşktan vazgeçsin diye!
  • عشق از اول چرا خونی بود ** تا گریزد آنک بیرونی بود
  • O delikanlı da kadına birisini yollasa o yolladığı adam, hasedinden zavallının yolunu vururdu.
  • چون فرستادی رسولی پیش زن ** آن رسول از رشک گشتی راه‌زن
  • Sevgilisine bir mektup yazıp yollasa okuyan, kelimeleri yanlış okurdu.
  • ور بسوی زن نبشتی کاتبش ** نامه را تصحیف خواندی نایبش
  • Sabah rüzgârını, vefatını arz etmek üzere gönderse rüzgâr, toza dumana gark olur, kararırdı.
  • ور صبا را پیک کردی در وفا ** از غباری تیره گشتی آن صبا
  • Kuşun kanadına bir kâğıt parçası bağlayıp uçursa kâğıttaki ateşli sözlerden kuşun kanadı yanardı. 4755
  • رقعه گر بر پر مرغی دوختی ** پر مرغ از تف رقعه سوختی
  • Allah’ın kıskançlığı çare yollarını bağlamış, düşünce askerinin bayrağını kırmıştı!
  • راههای چاره را غیرت ببست ** لشکر اندیشه را رایت شکست