English    Türkçe    فارسی   

3
646-655

  • Hâlbuki asıl kurt, kıvılcım gibi ona sıçramış, musallat olmuştu da o bundan habersiz hâlâ kurt arıyordu.
  • گرگ بر وی خود مسلط چون شرر ** گرگ جویان و ز گرگ او بی‌خبر
  • Sivrisineklerle pireler, kurt gibi o viranede onların başına üşüşmüş, onları yaralayıp duruyordu.
  • هر پشه هر کیک چون گرگی شده ** اندر آن ویرانه‌شان زخمی زده
  • İnatçı kurdun saldırması korkusuyla sivrisinekleri kovmaya da mecalleri yoktu.
  • فرصت آن پشه راندن هم نبود ** از نهیب حمله‌ی گرگ عنود
  • Kurt gelir de sürüye bir ziyan verirse köylü şehirlinin saçını, sakalını yolardı.
  • تا نباید گرگ آسیبی زند ** روستایی ریش خواجه بر کند
  • Dertleri aşırı bir derecede, yürekleri ağızlarına gelmiş bir hâlde beklerken, 650
  • این چنین دندان‌کنان تا نیمشب ** جانشان از ناف می‌آمد به لب
  • Ansızın bir tepeden saldırıp gelmekte olan bir kurt karaltısı göründü.
  • ناگهان تمثال گرگ هشته‌ای ** سر بر آورد از فراز پشته‌ای
  • Şehirli, yayını kurup bir ok attı, hayvanı vurdu, tepeden aşağı düşürdü.
  • تیر را بگشاد آن خواجه ز شست ** زد بر آن حیوان که تا افتاد پست
  • Hayvan düşerken bir yellendi. Köylü, duyup eyvah dedi, ellerini dizlerine vurdu.
  • اندر افتادن ز حیوان باد جست ** روستایی های کرد و کوفت دست
  • “Be hey mürüvvetsiz, eşeğimin sıpasını vurdun” dedi. Şehirli, “Yok canım, dev gibi kurt.
  • ناجوامردا که خرکره‌ی منست ** گفت نه این گرگ چون آهرمنست
  • Karaltısına baksana, kurdun ta kendisi. Şeklinden de kurt olduğu anlaşılıp duruyor” dediyse de, 655
  • اندرو اشکال گرگی ظاهرست ** شکل او از گرگی او مخبرست