- Firavunun çalışıp çabalaması, Allah ihsanı olan muvaffakiyete ulaşmamıştı. Allah muvaffakiyet vermediği için de diktiği yırtılıp sökülüyordu. 840
- جهد فرعونی چو بی توفیق بود ** هرچه او میدوخت آن تفتیق بود
- Hükmünde binlerce müneccim, binlerce düş yorucu, binlerce büyücü vardı.
- از منجم بود در حکمش هزار ** وز معبر نیز و ساحر بیشمار
- Firavuna rüyasında Musa’nın doğacığını, Firavun’u ve saltanatını mahvedeceğini göstermişlerdi.
- مقدم موسی نمودندش بخواب ** که کند فرعون و ملکش را خراب
- Düş yorucularla müneccimlere “Bu hayâlin, bu kötü rüyanın delâlet ettiği şeyi nasıl defetmeli?” dedi.
- با معبر گفت و با اهل نجوم ** چون بود دفع خیال و خواب شوم
- Hepsi de dediler ki: “Bir tedbirde bulunalım, çocuğun doğmasına mâni olalım”
- جمله گفتندش که تدبیری کنیم ** راه زادن را چو رهزن میزنیم
- Doğum gecesi gelince Firavun kulları şu tedbiri kabul ettiler, şunu münasip gördüler: 845
- تا رسید آن شب که مولد بود آن ** رای این دیدند آن فرعونیان
- O gün İsrailoğullarını erkenden meydana, padişahın huzuruna götüreceklerdi.
- که برون آرند آن روز از پگاه ** سوی میدان بزم و تخت پادشاه
- “Ey İsrail oğulları, haydin… Sizi padişah filân yerde huzuruna çağırıyor.
- الصلا ای جمله اسرائیلیان ** شاه میخواند شما را زان مکان
- Sizi örtüsüz, nikapsız yüzünü gösterecek, sevaba ermek üzere size ihsanlarda bulunacak” diye tellâllar bağıracaklardı.
- تا شما را رو نماید بی نقاب ** بر شما احسان کند بهر ثواب
- Çünkü o esirler, Firavuna hiç yaklaşmazlardı, onu görmelerine izin yoktu.
- کان اسیران را بجز دوری نبود ** دیدن فرعون دستوری نبود