- Tellâllar, “Kadınlar, bütün israiloğullarının kadınları çocuklarıyla meydana gelsinler.
- کای زنان با طفلکان میدان روید ** جمله اسرائیلیان بیرون شوید
- Bundan önce erkekler, ihsanlara nail oldular. Elbiseler, altınlar elde ettiler. 940
- آنچنانک پار مردان را رسید ** خلعت و هر کس ازیشان زر کشید
- Kadınlar, bu yıl devlet sizin. Herkes dilediği şeye nail olacak.
- هین زنان امسال اقبال شماست ** تا بیابد هر یکی چیزی که خواست
- Padişah, kadınlara elbise verecek, ihsanlar edecek. Çocukların başlarına da altın külâhlar koyacak.
- مر زنان را خلعت و صلت دهد ** کودکان را هم کلاه زر نهد
- Padişah diyor ki “Hele bu ay doğanlar yok mu, bilhassa onlar ihsanıma, hazinelerime ulaşacaklar” diye bağırdılar.
- هر که او این ماه زاییدست هین ** گنجها گیرید از شاه مکین
- Kadınlar, sevindiler, çocuklarıyla çıktılar, padişahın otağına kadar gittiler.
- آن زنان با طفلکان بیرون شدند ** شادمان تا خیمهی شه آمدند
- Yeni doğurmuş olan her kadın, hileden, kahırdan emin bir halde şehirden çıkıp meydana yöneldi. 945
- هر زن نوزاده بیرون شد ز شهر ** سوی میدان غافل از دستان و قهر
- Kadınların hepsi toplanınca erkek çocukları analarının kucaklarından aldılar.
- چون زنان جمله بدو گرد آمدند ** هرچه بود آن نر ز مادر بستدند
- Düşman doğmasına, felâket artmasın diye güya ihtiyata riayet ederek başlarını kestiler.
- سر بریدندش که اینست احتیاط ** تا نروید خصم و نفزاید خباط
- Musa’nın vücuda gelmesi, memurların İmran’ın evine gelmeleri, Musa’nın anasına, Musa’yı ateşe at diye vahiy edilmesi
- بوجود آمدن موسی و آمدن عوانان به خانهی عمران و وحی آمدن به مادر موسی کی موسی را در آتش انداز
- Musa’yı doğurmuş olan İmran’ın karısına gelince elini, eteğini çekmiş, o kargaşalıktan, o toz dumandan kurtulmuştu.
- خود زن عمران که موسی برده بود ** دامن اندر چید از آن آشوب و دود