English    Türkçe    فارسی   

4
1036-1045

  • Âdem Peygamber’e kadar bütün geçmişleri, mecliste de en ulu kişilerdi, savaşta da!
  • Bu soy, zahiri soyuydu... Ulu padişahlar padişahından süzülmeydi.
  • İçiyse zaten soydan, soptan uzaktı, paktı... Balıktan “simak” denilen yıldıza kadar onunla cins ve eşit olacak kimse yoktu!
  • Hak nurunun kimden doğduğunu, nasıl vücut bulduğunu kimse aramaz. Allah halkının nescini arayıp sormaya ne lüzum var?
  • Allah’ın sevap karşılığı olarak verdiği en bayağı hil’at bile güneş ziyasından daha parlak, daha üstündür! 1040
  • Belkıs’ı rahmete çağırma hikâyesinin arta kalanı
  • Kalk ey Belkıs, gel de devleti, saltanatı gör... Allah denizi kıyısında inciler topla!
  • Kız kardeşlerin, yüce göklerde oturuyor... Sen neden murdar bir şeye padişahlık eder durursun?
  • O padişahın, kız kardeşlerine yüce ve bol bahşişlerden neler verdiğini hiç bilir misin?
  • Hâlbuki sen neş’e ile “Külhanın padişahı ve başbuğu benim” diye davul dövmedesin!
  • İnsanın dünyaya kâni olup hırsla dünyayı dilemesi ve kendi cinsinden olan ruhaniler “Ne olurdu, kavmimiz halimizi bilse” diye bağırıp dururken onların devletinden gafil olması
  • Hani bir köpek, çukur içinde kör dilenciyi gördü de saldırdı, hırkasını yırttıydı ya! 1045