- O denizde, o ovada, o dağlarda vehim ve hayal bile yol alamaz; kaybolur gider! 1090
- اندر آن بحر و بیابان و جبال ** منقطع میگردد اوهام و خیال
- Şu ova, o yeryüzündeki ovada uçsuz bucaksız denizdeki bir kara kıl gibi kalır!
- این بیابان در بیابانهای او ** همچو اندر بحر پر یک تای مو
- Orada öyle durgun sular var ki akmaları gizlidir... Hepsi de akarsulardan daha taze, daha hoştur!
- آب استاده که سیرستش نهان ** تازهتر خوشتر ز جوهای روان
- İçten içe can ve ruh gibi gizli gizli akarlar, akıp giden ayakları vardır!
- کو درون خویش چون جان و روان ** سیر پنهان دارد و پای روان
- Dinleyen uyudu, sözü kısa kes ey hatip... Su üstüne yazı yazmayı bırak gayri!
- مستمع خفتست کوته کن خطاب ** ای خطیب این نقش کم کن تو بر آب
- Kalk ey Belkıs, alışveriş pazarı kızıştı... Şu kesatçı hasislerden kaç! 1095
- خیز بلقیسا که بازاریست تیز ** زین خسیسان کسادافکن گریز
- Kalk ey Belkıs, ölüm gelip çatmadan şimdi ihtiyarınla kalk!
- خیز بلقیسا کنون با اختیار ** پیش از آنک مرگ آرد گیر و دار
- Sonra ölüm, kulağını öyle bir çeker ki hırsız gibi can çekişe sahneye gelir, teslim olursun!
- بعد از آن گوشت کشد مرگ آنچنان ** که چو دزد آیی به شحنه جانکنان
- Bu eşeklerden ne vakte dek nal çalıp duracaksın? Eğer bir şey çalacaksan bari gel de lâal çal!
- زین خران تا چند باشی نعلدزد ** گر همی دزدی بیا و لعل دزد
- Kız kardeşlerin ebedîlik mülkünü elde ettiler, sense bu yaslı yurtta kalakaldın!
- خواهرانت یافته ملک خلود ** تو گرفته ملکت کور و کبود