- Kalk ey Belkıs, ölüm gelip çatmadan şimdi ihtiyarınla kalk!
- خیز بلقیسا کنون با اختیار ** پیش از آنک مرگ آرد گیر و دار
- Sonra ölüm, kulağını öyle bir çeker ki hırsız gibi can çekişe sahneye gelir, teslim olursun!
- بعد از آن گوشت کشد مرگ آنچنان ** که چو دزد آیی به شحنه جانکنان
- Bu eşeklerden ne vakte dek nal çalıp duracaksın? Eğer bir şey çalacaksan bari gel de lâal çal!
- زین خران تا چند باشی نعلدزد ** گر همی دزدی بیا و لعل دزد
- Kız kardeşlerin ebedîlik mülkünü elde ettiler, sense bu yaslı yurtta kalakaldın!
- خواهرانت یافته ملک خلود ** تو گرفته ملکت کور و کبود
- Ne mutlu ona ki bu yurttan sıçradı, çıktı... Çünkü ecel, bu yurdu nihayet yıkar, viran eder! 1100
- ای خنک آن را کزین ملکت بجست ** که اجل این ملک را ویرانگرست
- Kalk, gel ey Belkıs de bir kerecik olsun din padişahlarıyla din sultanlarının yurdunu gör!
- خیز بلقیسا بیا باری ببین ** ملکت شاهان و سلطانان دین
- Onlar, görünüşte dostlar arasında nağmelerle deve sürüyorlar ama iç âleminde gül bahçesinde oturmuşlar, zevk u safa ediyorlar.
- شسته در باطن میان گلستان ** ظاهر آحادی میان دوستان
- Bahçe, onlar nereye giderse beraber gitmekte... Fakat bu halktan gizli!
- بوستان با او روان هر جا رود ** لیک آن از خلق پنهان میشود
- Meyveler, beni topla, beni devşir diye yalvarmada... Abıhayat, benden iç diye niyaz etmede!
- میوهها لایهکنان کز من بچر ** آب حیوان آمده کز من بخور
- Gel de güneş gibi, dolunay gibi, hilâl gibi kolsuz ve kanatsız gökyüzünde dön dolaş! 1105
- طوف میکن بر فلک بیپر و بال ** همچو خورشید و چو بدر و چون هلال