English    Türkçe    فارسی   

4
1201-1210

  • İhsan sahipleri öldüler, ihsanları kaldı... Ne mutlu o kişiye ki bu merkebi sürdü!
  • Zalimler de ölüp gittiler, fakat yaptıkları zulümler kaldı... Vay o cana ki bu hileyi, bu kötülüğü yaptı!
  • Peygamber “Ne mutlu o adama ki dünyadan gitti de ondan iyi bir iş kaldı” demiştir.
  • İhsan sahibi öldü ama ihsanı ölmedi ki... Allah indinde din ve ihsan, küçük ve değersiz bir şey değildir!
  • Eyvanlar olsun o kişiye ki kendisi öldü de isyanı kaldı... Sakın, öldü de canını kurtardı sanma ha! 1205
  • Bırak bunu şimdi... Şair, yol üstünde borçlu ve paraya pek ihtiyacı var!
  • Şair önceki ihsana nail olurum ümidiyle söylediği şiiri götürüp padişaha sundu.
  • Güzelim incilerle dolu olan o lâtif ve nefis şiiri, evvelki ihsan ve ikramın ümidiyle arz etti.
  • Padişahın âdetiydi, yine âdeti veçhile bin altın verin dedi.
  • Fakat bu sefer bu cömert vezir yücelik Burak’ına binmiş, dünyadan göçüp gitmişti. 1210