English    Türkçe    فارسی   

4
1208-1217

  • Güzelim incilerle dolu olan o lâtif ve nefis şiiri, evvelki ihsan ve ikramın ümidiyle arz etti.
  • Padişahın âdetiydi, yine âdeti veçhile bin altın verin dedi.
  • Fakat bu sefer bu cömert vezir yücelik Burak’ına binmiş, dünyadan göçüp gitmişti. 1210
  • Onun yerine başka birisi vezir olmuştu... Bu vezir pek merhametsiz, pek hasisti.
  • Dedi ki: Padişahım, masraflarımız var... Bir şaire bu kadar ihsanda bulunmak lâyık değil!
  • Ben, o şairi bu ihsanın onda on da birinin dörtte biriyle hoşnut ve razı ederim.
  • Oradakiler, önce o, padişahtan tam on bin altın almıştı.
  • Şeker yedikten sonra şeker kamışını nasıl çiğner... Padişahtan sonra nasıl olur da dilencilik eder? dediler. 1215
  • Vezir dedi ki: Ben onu öyle bir sıkarım ki nihayet beklemeden usanır, bizar olur...
  • Yoldan toprak alıp versem yeşillikten gül yaprağı veriyorum gibi kapar.