- Sevgili dedi ki: “A deli herif, meğerse sen budalaymışsın... Akıllılardan bir şey duymamış, işitmemişsin!
- گفت ای شیدا تو ابله بودهای ** ابلهی وز عاقلان نشنودهای
- Rüzgârı esiyor gördün mü bil ki burada onu bir estiren, bir harekete getiren var. 125
- باد را دیدی که میجنبد بدان ** بادجنبانیست اینجا بادران
- Allah sanatının dilediği gibi iş görme yelpazesi, bu rüzgârlara dokunmada, onu estirip durmada!
- مروحهى تصريف صنع ايزدش ** زد بر اين باد و همىجنباندش
- Bizim hükmümüzde olan ehemmiyetsiz ve cüz’i bir rüzgâr bile yelpazeyi sallamadıkça esmez.
- جزو بادی که به حکم ما درست ** بادبیزن تا نجنبانی نجست
- A aptal adam, bu cüz’i rüzgâr bile sen ve yelpaze olmadıkça meydana gelmez.
- جنبش این جزو باد ای ساده مرد ** بیتو و بیبادبیزن سر نکرد
- Dudaktaki nefes yeli de canın, bedenin emrine tabidir, onların emriyle harekete gelir.
- جنبش باد نفس کاندر لبست ** تابع تصریف جان و قالبست
- Gâh o nefesle birisini över, birisine haber yollarsın... Gâh birini kınar, aleyhinde bulunur, söversin! 130
- گاه دم را مدح و پیغامی کنی ** گاه دم را هجو و دشنامی کنی
- Buna bak da öbür rüzgârların hallerini de bil... Akıllılar cüz’de küllü görürler.
- پس بدان احوال دیگر بادها ** که ز جز وی کل میبیند نهی
- Allah, rüzgârı gâh bahar rüzgârı yapar, gâh kışın onu, bu güzellikten soyar, ayırır.
- باد را حق گه بهاری میکند ** در دیش زین لطف عاری میکند
- Ad kavmine kasırga halinde getirir, Hud Peygambere ise aynı rüzgârı güzel kokulu bir halde estirir.
- بر گروه عاد صرصر میکند ** باز بر هودش معطر میکند