- Meydana çıkar da Süleyman benim diye dâvaya kalkışırsa sakın onun suretine itibar etmeyin” diyordu.
- گر پدید آید به دعوی زینهار ** صورت او را مدارید اعتبار
- Dev, hileyle onlara bu sözleri söylüyordu ama iyi adamların gönüllerinde bunun aksi görünmekteydi.
- دیوشان از مکر این میگفت لیک ** مینمود این عکس در دلهای نیک
- İyiyi kötüyü fark eden adamla oyun olmaz; hele o adamın bu fark edişi ve aklı, gaypları görür söylerse!
- نیست بازی با ممیز خاصه او ** که بود تمییز و عقلش غیبگو
- Hiçbir büyü hiçbir şeytanlık ve hile, devlet sahibi olanların gönüllerine perde geremez.
- هیچ سحر و هیچ تلبیس و دغل ** مینبندد پرده بر اهل دول
- Onlar, kendi kendilerine “A eğri sözlü, tersine gidiyorsun... 1275
- پس همی گفتند با خود در جواب ** بازگونه میروی ای کژ خطاب
- Böyle tersine tersine gide gide, ta cehennemin en dibine kadar gideceksin ya!
- بازگونه رفت خواهی همچنین ** سوی دوزخ اسفل اندر سافلین
- Süleyman, Süleymanlıktan kaldı, yoksul oldu ama alnında o aydın dolunay parlayıp durmada.
- او اگر معزول گشتست و فقیر ** هست در پیشانیش بدر منیر
- Sen, nihayet bir yüzüktür kapmışsın ama zemheri gibi donmuş kalmış bir cehennemsin yine!
- تو اگر انگشتری را بردهای ** دوزخی چون زمهریر افسردهای
- Biz neredeyiz... Ululuk, sayvan ve kök önünde secde etmek nerede? Böyle şeylerin önüne baş koymak şöyle dursun, hayvan tırnağını bile komayız biz!
- ما ببوش و عارض و طاق و طرنب ** سر کجا که خود همی ننهیم سنب
- Hatta gaflete düşer de baş komaya kalkarsak bile bir pençe gelir, başımızı yerden iter, mâni olur... 1280
- ور به غفلت ما نهیم او را جبین ** پنجهی مانع برآید از زمین