English    Türkçe    فارسی   

4
1316-1325

  • Çünkü bu durup duran yeryüzünün halini sana çeşit çeşit otlar anlatır.
  • زانک حال این زمین با ثبات ** باز گوید با تو انواع نبات
  • Yerde şeker kamışı mı bitmiş, yoksa alelâde kamış mı? Her biten ot, bittiği yerin halini, kabiliyetini bildirir!
  • در زمین گر نیشکر ور خود نیست ** ترجمان هر زمین نبت ویست
  • Gönülden de fikirler biter, gönlün nebatatı da fikirlerdir. Bu fikirler de gönüldeki sırları gösterir.
  • پس زمین دل که نبتش فکر بود ** فکرها اسرار دل را وا نمود
  • Mecliste bana söz söyletecek adam bulsam çimenlik gibi yüz binlerce gül bitiririm.
  • گر سخن‌کش یابم اندر انجمن ** صد هزاران گل برویم چون چمن
  • Fakat söz söylerken de nefes öldüren bir pezevenk olsa gönüldeki nükteler hırsız gibi kaçar. 1320
  • ور سخن‌کش یابم آن دم زن به مزد ** می‌گریزد نکته‌ها از دل چو دزد
  • Herkesin hareketi kendisini çeken ne yandaysa o taraftadır... Doğru adamın çekişi, yalancının çekişine benzemez.
  • جنبش هر کس به سوی جاذبست ** جذب صدق نه چو جذب کاذبست
  • Gâh sapık bir halde, gâh doğru yolu bulmuş olarak gider durursun... Ne seni sürükleyen ip meydandadır, ne çeken adam!
  • می‌روی گه گمره و گه در رشد ** رشته پیدا نه و آنکت می‌کشد
  • Kör bir deveye benzersin... Boynundaki yular seni yeder durur; fakat sen çekeni gör, yuları değil!
  • اشتر کوری مهار تو رهین ** تو کشش می‌بین مهارت را مبین
  • Çekeni ve yuları görsen senin için bu âlem aldanma yurdu olmazdı.
  • گر شدی محسوس جذاب و مهار ** پس نماندی این جهان دارالغرار
  • Kâfir, köpeğin ardına düşüp gittiğini görseydi güçlü kuvvetli Şeytan’a maskara olur muydu hiç? 1325
  • گبر دیدی کو پی سگ می‌رود ** سخره‌ی دیو ستنبه می‌شود