English    Türkçe    فارسی   

4
1374-1383

  • Yeşil, taze, görülmedik bir ottu bu... Âdeta yeşilliği göz alıyordu.
  • Süleyman, o ota derhal selam verdi; o da selamını aldı; Süleyman, otun güzelliğine şaştı kaldı. 1375
  • Dedi ki: adın ne... Dilsiz dudaksız söyle bakalım! Ot ey âlem padişahı bana keçiboynuzu derler, dedi.
  • Süleyman, sen de ne haysiyet var? Dedi. Ot dedi ki: Bittiğim yer yıkılır viran olur.
  • Ben keçiboynuzuyum... Bittiğim yer perişan olur; şu suyun, toprağın yıkıcısıyım ben!
  • Süleyman, derhal ecelinin geldiğini, göçme vaktinin göründüğünü anladı.
  • Dedi ki: ben hayatta oldukça şüphe yok ki bu mescit, yeryüzündeki afetlerden bozulup yıkılmaz. 1380
  • Ben yaşadıkça nasıl olurda Mescid-i Aksâ perişan olur, yıkılır gider?
  • Şu halde şüphe yok, mescidimiz, ölümümüzden sonra yıkılacak!
  • Bedenin secdegâhı olan mescit, gönüldür... Kötü dost da her yerde mescitte biten keçiboynuzudur!