- Kendilerini unutup Yusuf’un yüzünü görenler, o güzelliğe dalıp kalanlar... bu yüzden ellerini doğrayanlar yok mu işte onlar aptaldır!
- ابلهاناند آن زنان دست بر ** از کف ابله وز رخ یوسف نذر
- Aklı, dost aşkında kurban et... Akılların hepsi de o taraftandır, odur!
- عقل را قربان کن اندر عشق دوست ** عقلها باری از آن سویست کوست
- Akıllılar akıllarını o tarafa göndermişlerdir. Yalnız sevgili olmayan ahmak, bu tarafta kalmıştır! 1425
- عقلها آن سو فرستاده عقول ** مانده این سو که نه معشوقست گول
- Hayretle şu baştan aklın gitti mi başındaki her saç, bir baş, bir akıl kesilir!
- زین سر از حیرت گر این عقلت رود ** هر سو مویت سر و عقلی شود
- O tarafta akla, beyne düşünce zahmeti yoktur... Çünkü orada her ova, her bahçe akıl ve beyin bitirir!
- نیست آن سو رنج فکرت بر دماغ ** که دماغ و عقل روید دشت و باغ
- Bu ovadan geçer, o taraftaki ovaya gelirsen nükteler duyarsın... Oradaki bağlara, bahçelere gelirsen hurma fidanın sulanır, yeşerir!
- سوی دشت از دشت نکته بشنوی ** سوی باغ آیی شود نخلت روی
- Bu yoldaki köşkü, sayvanı, şöhreti şanı terk et... Kılavuzun hareket etmedikçe hareket etme!
- اندرین ره ترک کن طاق و طرنب ** تا قلاوزت نجنبد تو مجنب
- Başsız hareket eden, kuyruk olur... Böyle adamın hareketi akrebin hareketine benzer! 1430
- هر که او بی سر بجنبد دم بود ** جنبشش چون جنبش کزدم بود
- Eğri gider, geceleri görmez, çirkindir, zehirlidir... İşi gücü, temiz bedenleri dalamak, sokmaktır!
- کژرو و شب کور و زشت و زهرناک ** پیشهی او خستن اجسام پاک
- Başını ez onun... Huyu hep budur, ahlâkı hep bu... Bu huyundan vazgeçmez o!
- سر بکوب آن را که سرش این بود ** خلق و خوی مستمرش این بود