English    Türkçe    فارسی   

4
1454-1463

  • Kilime baş çekme, yüzünü örtme... Çünkü âlem şaşkın bir beden, sense bu âleme akılsın!
  • سر مکش اندر گلیم و رو مپوش ** که جهان جسمیست سرگردان تو هوش
  • Kendine gel de dâvaya kalkışanlardan arlanıp gizlenme... Çünkü sende vahiy mumunun nurları var! 1455
  • هین مشو پنهان ز ننگ مدعی ** که تو داری شمع وحی شعشعی
  • Kendine gel de geceleri kalk, çünkü ey Peygamber, mum geceleri ayakta durur!
  • هین قم اللیل که شمعی ای همام ** شمع اندر شب بود اندر قیام
  • Senin nurun olmadıkça aydın gün bile gecedir... Sana sığınmadıkça aslan bile Tavşan kesilir!
  • بی‌فروغت روز روشن هم شبست ** بی‌پناهت شیر اسیر ارنبست
  • Ey Mustafa, bu nur denizinde kaptanlık et... Çünkü sen, ikinci Nuh’sun!
  • باش کشتیبان درین بحر صفا ** که تو نوح ثانیی ای مصطفی
  • Akıllılara bir yol gösterici lâzım... Hele yol, deniz yolu olursa!
  • ره شناسی می‌بباید با لباب ** هر رهی را خاصه اندر راه آب
  • Kalk da yolu vurulmuş kervana bak... Her yanda kaptan kesilmiş gül yabanileri gör! 1460
  • خیز بنگر کاروان ره‌زده ** هر طرف غولیست کشتیبان شده
  • Sen, vaktin Hızır’ısın, her geminin imdadına yetişen sensin... Ruhullah gibi yalnız yürümeyi âdet edinme!
  • خضر وقتی غوث هر کشتی توی ** هم‌چو روح‌الله مکن تنها روی
  • Bu topluluğun önünde gökyüzündeki ışık gibisin, güneşe benziyorsun... Bunlardan gizlenmeye, halveti bezemeye kalkışma!
  • پیش این جمعی چو شمع آسمان ** انقطاع و خلوت آری را بمان
  • Halvet zamanı değil topluluğa gel! Ey Peygamber, hidayet, Kaf Dağına benzer, sense Hümasın!
  • وقت خلوت نیست اندر جمع آی ** ای هدی چون کوه قاف و تو همای