English    Türkçe    فارسی   

4
1459-1468

  • Akıllılara bir yol gösterici lâzım... Hele yol, deniz yolu olursa!
  • ره شناسی می‌بباید با لباب ** هر رهی را خاصه اندر راه آب
  • Kalk da yolu vurulmuş kervana bak... Her yanda kaptan kesilmiş gül yabanileri gör! 1460
  • خیز بنگر کاروان ره‌زده ** هر طرف غولیست کشتیبان شده
  • Sen, vaktin Hızır’ısın, her geminin imdadına yetişen sensin... Ruhullah gibi yalnız yürümeyi âdet edinme!
  • خضر وقتی غوث هر کشتی توی ** هم‌چو روح‌الله مکن تنها روی
  • Bu topluluğun önünde gökyüzündeki ışık gibisin, güneşe benziyorsun... Bunlardan gizlenmeye, halveti bezemeye kalkışma!
  • پیش این جمعی چو شمع آسمان ** انقطاع و خلوت آری را بمان
  • Halvet zamanı değil topluluğa gel! Ey Peygamber, hidayet, Kaf Dağına benzer, sense Hümasın!
  • وقت خلوت نیست اندر جمع آی ** ای هدی چون کوه قاف و تو همای
  • Dolunay, gökyüzünde geceleri yürür... Köpeklerin sesi yüzünden yürüyüşünü bırakmaz.
  • بدر بر صدر فلک شد شب روان ** سیر را نگذارد از بانگ سگان
  • Kınayanlar, senin dolunayına karşı köpeklere benzerler... Sana karşı ürüyüp dururlar! 1465
  • طاعنان هم‌چون سگان بر بدر تو ** بانگ می‌دارند سوی صدر تو
  • Bu köpekler, “Susun, dinleyin” emrine karşı sağırdırlar... Ahmaklıklarından senin dolunayına karşı hav havlayıp durmaktalar!
  • این سگان کرند از امر انصتوا ** از سفه و عوع کنان بر بدر تو
  • Ey şifa, hastayı terk etme... Ey şifa hastayı terk etme... Sağıra kızıp körün sopasını bırakma!
  • هین بمگذار ای شفا رنجور را ** تو ز خشم کر عصای کور را
  • Sen demedin mi ki “Körü, yolda tutup yeden Allah’tan yüzlerce ecir alır, yüzlerce sevaba girer!
  • نه تو گفتی قاید اعمی به راه ** صد ثواب و اجر یابد از اله