English    Türkçe    فارسی   

4
162-171

  • Karısından bir şeyler sezinlenmiş, şüpheye düşmüş, bu yüzden o gün mahsus vakitsiz gelmişti.
  • Kadınınsa onun, hiçbir defa işini bırakıp o zamanda eve gelmeyeceğine itimadı vardı.
  • Fakat nasılsa bu fikri doğru çıkmadı... Allah suçları örter... Örter ama cezasını da verir!
  • Kötülükte bulundun mu kork, emin olma, çünkü yaptığın kötülük bir tohumdur, Allah, onu mutlaka bitirir! 165
  • Birkaç kere, belki yaptığına pişman olur, utanırsın diye örter, gizler.
  • O müminler ulusu Ömer, halifeliği zamanında bir hırsızı cellada teslim etti.
  • Hırsız, ey ülkenin beyi, diye bağırdı, beni öldürtme... Bu, ilk suçum!
  • Ömer dedi ki: “Hâşâ, Allah, ilk suçta hemencecik gazaba gelip cezasını vermez.
  • Lütfunu meydana çıkarmak için defalarca örter de sonradan adaletini göstermek için cezalandırır; 170
  • Bu suretle bu iki sıfatının da meydana çıkmasını, lütfunun muştucu, kahrının da korkutucu olmasını diler.”