- Ne mutlu ona ki erlerin akıllarının duyduğu bu sesi, önceden işitti! 1630
- ای خنک آنکو ز اول آن شنید ** کش عقول و مسمع مردان شنید
- Gönül evini hangi ses boş bulursa o gelir, tutar... Artık sahibine ondan başkası ya eğri görünür yahut acayip!
- خانه خالی یافت و جا را او گرفت ** غیر آنش کژ نماید یا شگفت
- Yeni testi sidiği emerse artık su, ondan o pisliği gideremez!
- کوزهی نو کو به خود بولی کشید ** آن خبث را آب نتواند برید
- Âlemde her şey, bir şeyi çekmektedir... Küfür, kâfiri, doğruluk, doğru yola götüreni!
- در جهان هر چیز چیزی میکشد ** کفر کافر را و مرشد را رشد
- Kehlibar da vardır, mıknatıs da... Sen demir de olsan, saman çöpü de olsan elbette bir tuzağa düşersin!
- کهربا هم هست و مقناطیس هست ** تا تو آهن یا کهی آیی بشست
- Demirsen seni bir mıknatıs kapar... Yok, saman çöpüysen kehlibara tutulur, ona gidersin! 1635
- برد مقناطیست ار تو آهنی ** ور کهی بر کهربا بر میتنی
- İyi kişilerle dost olmayan, elbette kötülerin yanında yer alır, onlara komşu olur!
- آن یکی چون نیست با اخیار یار ** لاجرم شد پهلوی فجار جار
- Musa, Kıpti’ye göre pek kötüdür ama Haman da İsrailoğullarına göre taşlanmış melûnun biridir.
- هست موسی پیش قبطی بس ذمیم ** هست هامان پیش سبطی بس رجیم
- Haman’ın canı Kıpti’ye çeker, Âdem’in midesi buğdayla suyu!
- جان هامان جاذب قبطی شده ** جان موسی طالب سبطی شده
- (eksik)
- معدهی خر که کشد در اجتذاب ** معدهی آدم جذوب گندم آب