- Elinde bir ışık oldu mu istesen de istemesen de doğan iziyle karga izini görür, ayırt edersin!
- گر بخواهی ور نخواهی با چراغ ** دیده گردد نقش باز و نقش زاغ
- Fakat mumun yoksa buna imkân yoktur. Çünkü bu kargalar hilekârdır... Akdoğanların seslerini öğrenmişlerdir. 1700
- ورنه این زاغان دغل افروختند ** بانگ بازان سپید آموختند
- Yiğit, hüthüdün sesini öğrense de nerede hüthüdün sesi, Seba’nın haberi?
- بانگ هدهد گر بیاموزد فتی ** راز هدهد کو و پیغام سبا
- Arızi sesi, asıl sesten bil... Padişahların taçları, hüthütlerin taçlarından alınmadır!
- بانگ بر رسته ز بر بسته بدان ** تاج شاهان را ز تاج هدهدان
- Dervişlerin sözleriyle ariflerin nüktelerini şu hayâsızlar, dillerine dolamışlardır.
- حرف درویشان و نکتهی عارفان ** بستهاند این بیحیایان بر زبان
- Eski ümmetlerin helâk olması, hep katı taşı öd ağacı sanmalarındandır!
- هر هلاک امت پیشین که بود ** زانک چندل را گمان بردند عود
- Onu anlayacak, meydana çıkaracak temyiz kabiliyetleri vardı ama hırs ve tamah, insanı kör ve sağır eder! 1705
- بودشان تمییز کان مظهر کند ** لیک حرص و آز کور و کر کند
- Körlerin körlüğü rahmetten uzak değildir, onlara acınır. Fakat hırs körlüğüne özür yoktur!
- کوری کوران ز رحمت دور نیست ** کوری حرص است که آن معذور نیست
- Padişahın çarmıha gerdiği adama acınır, fakat haset çarmıhına gerilen bağışlanmaz!
- چارمیخ شه ز رحمت دور نی ** چار میخ حاسدی مغفور نی
- A balık, sonuna bak işin, oltaya değil! Fakat pisboğazlığın, senin işin sonunu gören gözünü kapattı!
- ماهیا آخر نگر بنگر بشست ** بدگلویی چشم آخربینت بست