English    Türkçe    فارسی   

4
1716-1725

  • Bu sözün sonu yoktur... O hafif akıllı, ekmek tamahı ile padişaha mektup yazmaya koyuldu.
  • این سخن پایان ندارد وان خفیف ** می‌نویسد رقعه در طمع رغیف
  • Nafaka istemek için kölenin padişaha mektup yazması
  • بقیه‌ی نوشتن آن غلام رقعه به طلب اجری
  • Mektubu yazmadan mutfak eminine gitti... Ey cömert padişahın mutfağındaki hasis adam, dedi...
  • رفت پیش از نامه پیش مطبخی ** کای بخیل از مطبخ شاه سخی
  • Nafakamdan bu kadar şey kesmek padişahtan, padişahın himmetinden uzaktır!
  • دور ازو وز همت او کین قدر ** از جری‌ام آیدش اندر نظر
  • Mutfak emini dedi ki: öyle iktiza etmiştir de ondan kesmiştir... Ne hasisliktendir bu, ne de darlığından!
  • گفت بهر مصلحت فرموده است ** نه برای بخل و نه تنگی دست
  • Köle, hayır dedi... Vallahi bu söz, bu emir, padişahın değildir... Padişahın yanında eski altın bile topraktır âdeta! 1720
  • گفت دهلیزیست والله این سخن ** پیش شه خاکست هم زر کهن
  • Mutfak emini, ona on türlü delil getirdi... Fakat o hırsından hepsini reddetti.
  • مطبخی ده گونه حجت بر فراشت ** او همه رد کرد از حرصی که داشت
  • Kuşluk vakti nafakası az gelince bir hayli söylendi, kötü sözler söyledi, fakat hiçbir faydası olmadı.
  • چون جری کم آمدش در وقت چاشت ** زد بسی تشنیع او سودی نداشت
  • Dedi ki: siz bunu kasten yapıyorsunuz. Mutfak emini “hayır biz emir kuluyuz!”
  • گفت قاصد می‌کنید اینها شما ** گفت نه که بنده فرمانیم ما
  • Bunu feri’den sanma, asıldandır bu... Yaya pek kabahat bulma, oku atan koldur.
  • این مگیر از فرع این از اصل گیر ** بر کمان کم زن که از بازوست تیر
  • “Attığın vakit sen atmadın” ayeti bir iptilâdır... Fakat Peygambere de pek günah bulma; bu iş Allah’tandır! 1725
  • ما رمیت اذ رمیت ابتلاست ** بر نبی کم نه گنه کان از خداست