- Mektupta padişahı övdü... Onun cömertlik incilerini deldi!
- اندر آن رقعه ثنای شاه گفت ** گوهر جود و سخای شاه سفت
- “Ey avucu, hacetler isteyeni hacetini vermede denizden de cömert olan, buluttan da cömert olan!
- کای ز بحر و ابر افزون کف تو ** در قضای حاجت حاجاتجو
- Çünkü bulut verir ama ağlaya ağlaya verir... Hâlbuki senin elin, gülerek biteviye sofralar yayar” dedi. 1730
- زانک ابر آنچ دهد گریان دهد ** کف تو خندان پیاپی خوان نهد
- Mektubun zahiri medihti ama o medihlerden kızgınlığının kokusu duyuluyordu.
- ظاهر رقعه اگر چه مدح بود ** بوی خشم از مدح اثرها مینمود
- Senin işin de tıpkı onun işi gibi nursuz ve çirkin... Çünkü sen, yaradılış nurundan uzaksın, uzak!
- زان همه کار تو بینورست و زشت ** که تو دوری دور از نور سرشت
- Bayağı kişilerin işi kesatlıdır... Taze meyve gibi o, çabucak bozulur, çürür!
- رونق کار خسان کاسد شود ** همچو میوهی تازه زو فاسد شود
- Dünyanın parlaklığı ve revacı da ondan kesat bulur... Çünkü o, oluş ve bozulmuş âlemindendir.
- رونق دنیا برآرد زو کساد ** زانک هست از عالم کون و فساد
- Methedende kin oldu mu onun karihasından doğan medihler, insana hoş gelmez! 1735
- خوش نگردد از مدیحی سینهها ** چونک در مداح باشد کینهها
- Gönül, kinden, pislikten arın da sonra çevikçe hamd suresini oku!
- ای دل از کین و کراهت پاک شو ** وانگهان الحمد خوان چالاک شو
- Ağzınla hamd ediyorsun ama için bunu reddetmede... Dilindeki hamd, ya şeytanlıktır, ya efsun!
- بر زبان الحمد و اکراه درون ** از زبان تلبیس باشد یا فسون