English    Türkçe    فارسی   

4
1764-1773

  • Ârifin Allah’ya hamd etmesi doğrudur... Çünkü o hamdın şahidi eldir, ayaktır!
  • حمد عارف مر خدا را راستست ** که گواه حمد او شد پا و دست
  • Hamd ediş, arifi karanlık cisim kuyusundan çekip çıkarır... Dünya zindanından kurtarır! 1765
  • از چه تاریک جسمش بر کشید ** وز تک زندان دنیااش خرید
  • Sırtındaki takva atlasıyla ülfet nuru, hamd etmesinin nişanesidir.
  • اطلس تقوی و نور متلف ** آیت حمدست او را بر کتف
  • Bu eğreti âlemden kurtulmuş, gül bahçelerinde, akarsu kenarlarında yurt tutmuştur.
  • وا رهیده از جهان عاریه ** ساکن گلزار و عین جاریه
  • Oturduğu yer, yurt, vasıl olduğu makam ve rütbe, yüce himmetinin sır sedirinin üstüdür!
  • بر سریر سر عالی‌همتش ** مجلس و جا و مقام و رتبتش
  • Orası öyle bir doğruluk makamıdır ki doğruların hepsi de orada lâtif, neşeli ve sevinçli yüzlerinden belli olarak yurt tutmuşlardır!
  • مقعد صدقی که صدیقان درو ** جمله سر سبزند و شاد و تازه‌رو
  • Onların hamd etmeleri, gül bahçesinin bahara hamd etmesi gibidir... Yüzlerce nişanesi, yüzlerce alâmeti ve eseri vardır! 1770
  • حمدشان چون حمد گلشن از بهار ** صد نشانی دارد و صد گیر و دار
  • Baharın geldiğine kaynak, fidan, çimen... O gül bahçesi, o elvan çiçekler şahittir.
  • بر بهارش چشمه و نخل و گیاه ** وآن گلستان و نگارستان گواه
  • Güzelin her tarafta binlerce şahidi vardır... Sedefteki incinin oluşuna şahadet edenler gibi.
  • شاهد شاهد هزاران هر طرف ** در گواهی هم‌چو گوهر بر صدف
  • Hâlbuki senin nefesinden kötü sırrın kokusu gelmede... Ey lâfazan, derdin başından, yüzünden parlayıp görünmede!
  • بوی سر بد بیاید از دمت ** وز سر و رو تابد ای لافی غمت