- Baharın geldiğine kaynak, fidan, çimen... O gül bahçesi, o elvan çiçekler şahittir.
- بر بهارش چشمه و نخل و گیاه ** وآن گلستان و نگارستان گواه
- Güzelin her tarafta binlerce şahidi vardır... Sedefteki incinin oluşuna şahadet edenler gibi.
- شاهد شاهد هزاران هر طرف ** در گواهی همچو گوهر بر صدف
- Hâlbuki senin nefesinden kötü sırrın kokusu gelmede... Ey lâfazan, derdin başından, yüzünden parlayıp görünmede!
- بوی سر بد بیاید از دمت ** وز سر و رو تابد ای لافی غمت
- Âlem meydanında kokudan anlayan maharet sahipleri var... öyle ataklık edip pek hayhuy etmeye kalkışma!
- بوشناسانند حاذق در مصاف ** تو به جلدی های هو کم کن گزاف
- Misten bahsetme... Ağzından soğan kokusu gelmede, sırrını açığa vurmada! 1775
- تو ملاف از مشک کان بوی پیاز ** از دم تو میکند مکشوف راز
- Sen daima gülbeşeker yedim diyorsun ama nefesinden gelip duran sarımsak kokusu, yavelenme be demekte!
- گلشکر خوردم همیگویی و بوی ** میزند از سیر که یافه مگوی
- Gönül, büyük ve geniş bir eve benzer... Gönül evinin gizli komşuları vardır.
- هست دل مانندهی خانهی کلان ** خانهی دل را نهان همسایگان
- Pencereden, duvardaki delikten görüp gözetir, sırları anlarlar!
- از شکاف روزن و دیوارها ** مطلع گردند بر اسرار ما
- Ev sahibinin sezinlemediği, hiç bilmediği bir yarıktan, bir delikten onlar, her şeyi görürler.
- از شکافی که ندارد هیچ وهم ** صاحب خانه و ندارد هیچ سهم
- Kuran’ı okusan a... Şeytan ve kavmi, gizlice insanların halinden koku alırlar. 1780
- از نبی بر خوان که دیو و قوم او ** میبرند از حال انسی خفیه بو