English    Türkçe    فارسی   

4
1774-1783

  • Âlem meydanında kokudan anlayan maharet sahipleri var... öyle ataklık edip pek hayhuy etmeye kalkışma!
  • بوشناسانند حاذق در مصاف ** تو به جلدی های هو کم کن گزاف
  • Misten bahsetme... Ağzından soğan kokusu gelmede, sırrını açığa vurmada! 1775
  • تو ملاف از مشک کان بوی پیاز ** از دم تو می‌کند مکشوف راز
  • Sen daima gülbeşeker yedim diyorsun ama nefesinden gelip duran sarımsak kokusu, yavelenme be demekte!
  • گل‌شکر خوردم همی‌گویی و بوی ** می‌زند از سیر که یافه مگوی
  • Gönül, büyük ve geniş bir eve benzer... Gönül evinin gizli komşuları vardır.
  • هست دل ماننده‌ی خانه‌ی کلان ** خانه‌ی دل را نهان همسایگان
  • Pencereden, duvardaki delikten görüp gözetir, sırları anlarlar!
  • از شکاف روزن و دیوارها ** مطلع گردند بر اسرار ما
  • Ev sahibinin sezinlemediği, hiç bilmediği bir yarıktan, bir delikten onlar, her şeyi görürler.
  • از شکافی که ندارد هیچ وهم ** صاحب خانه و ندارد هیچ سهم
  • Kuran’ı okusan a... Şeytan ve kavmi, gizlice insanların halinden koku alırlar. 1780
  • از نبی بر خوان که دیو و قوم او ** می‌برند از حال انسی خفیه بو
  • İnsanın bilmediği bir yoldan insanın sırrını anlarlar... Bu yol, duyguyla duyulur, yahut buna benzer bir şeyle bilinir yol değildir.
  • از رهی که انس از آن آگاه نیست ** زانک زین محسوس و زین اشباه نیست
  • Görenlerin ortasında hileye kalkışma... Mihenk ortadayken lafa girişme ey kalp!
  • در میان ناقدان زرقی متن ** با محک ای قلب دون لافی مزن
  • Mihengin, halisi de anlamaya kabiliyeti vardır, kalpı da... Allah, onu beden ve kalp emîri yapmıştır!
  • مر محک را ره بود در نقد و قلب ** که خدایش کرد امیر جسم و قلب