English    Türkçe    فارسی   

4
1879-1888

  • Ateş de cismanidir ama ne ruhtandır, ne de ruhani âlemden!
  • Cisme, o yücelikten bir nasip yoktur... Cisim, can denizinin önünde bir katra gibidir! 1880
  • Cisim, canla artar, gün günden fazlalaşır... Fakat can gitti mi cisme bak, ne hale gelir?
  • Cisminin haddi, bir iki arşından fazla değildir... Fakat canın, ta göklere kadar çıkar, dolaşır!
  • En iyi kişi, ruha ta Bağdat’a Semerkand’a kadar olan mesafe tasavvurda yarım adımdır ancak!
  • Gözünüz iki dirhemlik taş ağırlığında bir yağ parçasıdır ama ruhunun nuru göklere dek her tarafı kaplar.
  • Nursa, bu göz olmadan da uykuda her şeyi görür... Fakat göz, bu nur olmayınca ancak harap olur gider! 1885
  • Canın, tenin sakalıyla, bıyığıyla alış verişi yoktur... Fakat ten, can olmayınca murdardır, aşağıdır!
  • Bu cisim, hayvani ruhun debdebesine sebeptir... Sen daha önceden git de insani ruhu gör!
  • İnsandan da dedikodudan da geç de Cebrail’in ruhunun dayanıp kaldığı deniz kıyısına var!