English    Türkçe    فارسی   

4
1936-1945

  • “Bundan önce padişaha bir mektup daha yazdım... Fakat bilmem eline değdi mi?” dedi.
  • که یکی رقعه نبشتم پیش شه ** ای عجب آنجا رسید و یافت ره
  • Güzel yüzlü padişah o mektubu da okudu; ona da cevap vermedi, seslenmedi.
  • آن دگر را خواند هم آن خوب‌خد ** هم نداد او را جواب و تن بزد
  • Padişah ona aldırmamaktaydı... O da tam beş kere padişaha mektup yazdı.
  • خشک می‌آورد او را شهریار ** او مکرر کرد رقعه پنج بار
  • Nihayet perdeci başı “o da sizin kulunuz... Bir cevap verseniz değer.
  • گفت حاجب آخر او بنده‌ی شماست ** گر جوابش بر نویسی هم رواست
  • Cevap verirseniz, bir kula, bir köleye lütuf ile bakarsanız padişahlığınızdan ne eksilir ki?” dedi. 1940
  • از شهی تو چه کم گردد اگر ** برغلام و بنده اندازی نظر
  • Padişah dedi ki: bu kolay... Fakat köle sersem... Ahmak adam çirkindir, Allah merdududur.
  • گفت این سهلست اما احمقست ** مرد احمق زشت و مردود حقست
  • Suçunu, kabahatini affederim ama illeti bana da sirayet eder sonra!
  • گرچه آمرزم گناه و زلتش ** هم کند بر من سرایت علتش
  • Bir uyuz, yüz kişiyi uyuz eder... Hele bu hareketi beğenilmez habis uyuz, büsbütün beterdi!
  • صد کس از گرگین همه گرگین شوند ** خاصه این گر خبیث ناپسند
  • Kâfir bile akılsızlık uyuzuna tutulmasın... Yoksa şumluğu, bulutta bile yağmur bırakmaz!
  • گر کم عقلی مبادا گبر را ** شوم او بی‌آب دارد ابر را
  • Şumluğu yüzünden buluttan bir katra yağmur yağmaz... Şehir, onun baykuşluğu yüzünden viraneye döner! 1945
  • نم نبارد ابر از شومی او ** شهر شد ویرانه از بومی او