English    Türkçe    فارسی   

4
1942-1951

  • Suçunu, kabahatini affederim ama illeti bana da sirayet eder sonra!
  • گرچه آمرزم گناه و زلتش ** هم کند بر من سرایت علتش
  • Bir uyuz, yüz kişiyi uyuz eder... Hele bu hareketi beğenilmez habis uyuz, büsbütün beterdi!
  • صد کس از گرگین همه گرگین شوند ** خاصه این گر خبیث ناپسند
  • Kâfir bile akılsızlık uyuzuna tutulmasın... Yoksa şumluğu, bulutta bile yağmur bırakmaz!
  • گر کم عقلی مبادا گبر را ** شوم او بی‌آب دارد ابر را
  • Şumluğu yüzünden buluttan bir katra yağmur yağmaz... Şehir, onun baykuşluğu yüzünden viraneye döner! 1945
  • نم نبارد ابر از شومی او ** شهر شد ویرانه از بومی او
  • O ahmakların uyuzluğu yüzünden Nuh tufanı, koca bir âlemi kötülüklerle yıktı gitti!
  • از گر آن احمقان طوفان نوح ** کرد ویران عالمی را در فضوح
  • Peygamber “Kim ahmaksa düşmanımızdır... Yol kesen gulyabanidir...
  • گفت پیغامبر که احمق هر که هست ** او عدو ماست و غول ره‌زنست
  • Akıllıysa canımızdır; ondan gelen serin esinti ondan gelen rüzgâr bize fesleğendir.
  • هر که او عاقل بود از جان ماست ** روح او و ریح او ریحان ماست
  • Akıl, bana sövse razıyım... Çünkü benim feyiz vericiliğimden bir feyze sahiptir.
  • عقل دشنامم دهد من راضیم ** زانک فیضی دارد از فیاضیم
  • Onun sövmesi faydasız değildir... Boş elle kalkıp konukluğa gelmez. 1950
  • نبود آن دشنام او بی‌فایده ** نبود آن مهمانیش بی‌مایده
  • Ahmak, ağzıma helva tıksa onun helvasından hastalanır, ateşlenirim, dedi.
  • احمق ار حلوا نهد اندر لبم ** من از آن حلوای او اندر تبم