- Bir kerecik nur yemeğini yedin mi ekmeğin başına da toprak saçarsın, tandırın başına da!
- چون خوری یکبار از ماکول نور ** خاک ریزی بر سر نان و تنور
- Akıl, iki akıldır: Birincisi kazanılan akıldır... Sen onu mektepte çocuk nasıl öğrenirse öyle öğrenirsin. 1960
- عقل دو عقلست اول مکسبی ** که در آموزی چو در مکتب صبی
- Kitaptan, üstattan, düşünceden, anıştan, manalardan, güzel ve dokunulmadık bilgilerden.
- از کتاب و اوستاد و فکر و ذکر ** از معانی وز علوم خوب و بکر
- Aklın artar, başkalarından daha fazla akıllı olursun... Fakat bu ezberlemekle de ağırlaşır, sıkılırsın!
- عقل تو افزون شود بر دیگران ** لیک تو باشی ز حفظ آن گران
- Geze dolaşa âdeta bir ezberleme levhası kesilirsin... Hâlbuki bunlardan geçen Levhimahfuz olur!
- لوح حافظ باشی اندر دور و گشت ** لوح محفوظ اوست کو زین در گذشت
- Öbür akıl, Allah vergisidir... Onun kaynağı candadır.
- عقل دیگر بخشش یزدان بود ** چشمهی آن در میان جان بود
- Gönülden bilgi ırmağı coştu mu ne kokar, ne eskir, ne de sararır! 1965
- چون ز سینه آب دانش جوش کرد ** نه شود گنده نه دیرینه نه زرد
- Kaynağın yolu bağlı ise ne gam! Çünkü o anbean ev içinden coşup durmaktadır!
- ور ره نبعش بود بسته چه غم ** کو همیجوشد ز خانه دم به دم
- Tahsil ile elde edilen akıl, ırmaklara benzer... O, şuradan buradan çıkar, evlere gider.
- عقل تحصیلی مثال جویها ** کان رود در خانهای از کویها
- Yolu kapandı mı çaresiz kalır, akmaz! Sen, çeşmeyi gönlünde ara.
- راه آبش بسته شد شد بینوا ** از درون خویشتن جو چشمه را
- Bir adamın, birisiyle danışıp görüşmesi, o adamın da ben senin düşmanınım ,başkasına danış demesi
- قصهی آنک کسی به کسی مشورت میکرد گفتش مشورت با دیگری کن کی من عدوی توم