- Nikâhta iki çiftin birbirine eşit ve denk olması lâzım... Yoksa iş bozulur, geçim olmaz!”
- کفو باید هر دو جفت اندر نکاح ** ورنه تنگ آید نماند ارتیاح
- Kadının, o çeyiz kaydında değil, istediği şey kapalı ve namuslu olmasından ibaret demesi, sofinin de bunu gizli tut demesi
- گفتن زن کی او در بند جهاز نیست مراد او ستر و صلاحست و جواب گفتن صوفی این را سرپوشیده
- Kadın dedi ki: “Ben de bu özrü söyledim, ama o, çeyiz filan arayanlardan değilim...
- گفت گفتم من چنین عذری و او ** گفت نه من نیستم اسباب جو
- Biz mala, altına doymuş, imtilâ olmuş, usanmışız... Halk gibi hırs sahibi değiliz, mal ve para toplama düşüncesi yok bizde.
- ما ز مال و زر ملول و تخمهایم ** ما به حرص و جمع نه چون عامهایم
- Bizim istediğimiz şey, yalnız kapalı, temiz ve namuslu oluşudur. Zaten iki âlemde de kurtuluş, bununla olur.” dedi. 200
- قصد ما سترست و پاکی و صلاح ** در دو عالم خود بدان باشد فلاح
- Sofi, yine yoksulluk özrünü ortaya koydu; bunu gizli kalmasın diye tekrar tekrar anlattı.
- باز صوفی عذر درویشی بگفت ** و آن مکرر کرد تا نبود نهفت
- Kadın dedi ki: “Ben de bunu tekrarladım, çeyizimizin olmadığını iyice anlattım.
- گفت زن من هم مکرر کردهام ** بیجهازی را مقرر کردهام
- Fakat onun inanışı dağdan da sağlam... Yüzlerce yoksulluktan bile şikâyet etmiyor.
- اعتقاد اوست راسختر ز کوه ** که ز صد فقرش نمیآید شکوه
- Benim istediğim şey namustur, sizden dilediğim doğruluktur, himmettir deyip duruyor.”
- او همیگوید مرادم عفتست ** از شما مقصود صدق و همتست
- Sofi dedi ki: “Zaten çeyizimizi, malımızı gördü... Gizli aşikâr başka neyimiz varsa onları da hep görür. 205
- گفت صوفی خود جهاز و مال ما ** دید و میبیند هویدا و خفا
- İşte daracık bir evimiz, bir kişi sığacak kadar bir yerimiz var... Öyle dar ki orada bir iğne bile gizlenemez.
- خانهی تنگی مقام یک تنی ** که درو پنهان نماند سوزنی