English    Türkçe    فارسی   

4
2009-2018

  • Hâsılı belâların çoğu peygamberlere gelir. Çünkü ham kişileri yola getirmek, zaten bir belâdır.
  • لاجرم اغلب بلا بر انبیاست ** که ریاضت دادن خامان بلاست
  • Siz, kaidesiz, nizamsız gitmektesiniz; sözüme uyun da rahvan gidin... Bu suretle de uysal bir hale gelin, padişahın bineceği bir at olun! 2010
  • سکسکانید از دمم یرغا روید ** تا یواش و مرکب سلطان شوید
  • Allah dedi ki: “onlara gelin de, ey terbiyeye alışkın olmayan katırlar, gelin de!
  • قل تعالوا قل تعالو گفت رب ** ای ستوران رمیده از ادب
  • Fakat gelmezlerse gamlanma... O iki temkinsiz için kinlenme!
  • گر نیایند ای نبی غمگین مشو ** زان دو بی‌تمکین تو پر از کین مشو
  • Bazılarının kulakları bu, gelin sözüne karşı sağırdır... Her hayvanın ayrı ahırı vardır.
  • گوش بعضی زین تعالواها کرست ** هر ستوری را صطبلی دیگرست
  • Bazıları bu sesten ürker, kaçarlar... Her atın ahırı ayrıdır.
  • منهزم گردند بعضی زین ندا ** هست هر اسپی طویله‌ی او جدا
  • Bazılarının de bu hikâyelerden canı sıkılır... Çünkü her kuşun kafesi başkadır. 2015
  • منقبض گردند بعضی زین قصص ** زانک هر مرغی جدا دارد قفص
  • Melekler bile bir cinsten değildirler; bu yüzden göklerde saf saf dururlar.
  • خود ملایک نیز ناهمتا بدند ** زین سبب بر آسمان صف صف شدند
  • Çocuklar, gerçi bir mektebe giderler, giderler ama ders bakımından her biri, öbüründen üstündür.
  • کودکان گرچه به یک مکتب درند ** در سبق هر یک ز یک بالاترند
  • Doğuya mensup olanın da duyguları var, batıya mensup olanın da... Fakat görmek göze kısmet olmuştur, mesnet ona verilmiştir.
  • مشرقی و مغربی را حسهاست ** منصب دیدار حس چشم‌راست