- Şeker huylu Mustafa’nın huzurunda o Arap, sözü haddinden aşırınca,
- در حضور مصطفای قندخو ** چون ز حد برد آن عرب از گفت و گو
- O “Vecnecmi” padişahı, “Abese” sultanı, o soğuk nefesiyle “Sözün kâfi artık” diye dudağını ısırdı.
- آن شه والنجم و سلطان عبس ** لب گزید آن سرد دم را گفت بس
- Söylemesin diye elini ağzına koydu... Gizlileri bilen kişinin yanında nice bir söyleyip duracaksın?
- دست میزند بهر منعش بر دهان ** چند گویی پیش دانای نهان
- Kuru fışkıyı gözü açık erin önüne götürmüş, bunu misk yerine satın al diyorsun!
- پیش بینا بردهای سرگین خشک ** که بخر این را به جای ناف مشک
- Deve pisliğini burnunun altına koyuyor, bir de oh oh diyorsun a beyni kokmuş kişi! 2085
- بعر را ای گندهمغز گندهمخ ** زیر بینی بنهی و گویی که اخ
- A akılsız şaşı! Kötü kumaşın revaç bulsun diye bir de oh ohtur tutturmuşsun!
- اخ اخی برداشتی ای گیج گاج ** تا که کالای بدت یابد رواج
- Bu suretle bu tertemiz burnu aldatmak, o göklerin gül bahçelerinde yayılan eri kandırmak istiyorsun!
- تا فریبی آن مشام پاک را ** آن چریدهی گلشن افلاک را
- Onun yumuşaklığı, kendisini ahmak göstermede ama senin de kendini bir parçacık bilmen lazım!
- حلم او خود را اگر چه گول ساخت ** خویشتن را اندکی باید شناخت
- Bu gece de tencerenin ağzı açık kaldıysa kedinin de utanması icap eder!
- دیگ را گر باز ماند امشب دهن ** گربه را هم شرم باید داشتن
- O ışığı güzel arif kendisini uyuyor göstermede ama adamakıllı uyanıktır... Sakın sarığını aşırmaya kalkışma! 2090
- خویشتن گر خفته کرد آن خوب فر ** سخت بیدارست دستارش مبر