- O muhteşem fakir Bayezid, dervişlerine “İşte Allah benim” dedi.
- با مریدان آن فقیر محتشم ** بایزید آمد که نک یزدان منم
- O fenlere sahip er, sarhoşça apaçık “Benden başka Allah yoktur... Bilin de bana tapın” buyurdu.
- گفت مستانه عیان آن ذوفنون ** لا اله الا انا ها فاعبدون
- O hal geçince sabahleyin “Sen böyle dedin... Bu doğru değil” diye kendisine söylediler.
- چون گذشت آن حال گفتندش صباح ** تو چنین گفتی و این نبود صلاح
- Dedi ki: “Bunu bir daha dalar da söylersem hemen o anda beni bıçaklayın! 2105
- گفت این بار ار کنم من مشغله ** کاردها بر من زنید آن دم هله
- Allah, tenden münezzehtir... Benimse tenim var. Böyle söylediğim zaman öldürülmem lazım!
- حق منزه از تن و من با تنم ** چون چنین گویم بباید کشتنم
- O hür er, bu tavsiyede bulununca her derviş bir bıçak hazırladı.
- چون وصیت کرد آن آزادمرد ** هر مریدی کاردی آماده کرد
- Bayezid, yine o koca kadehi dikip sarhoş oldu... Tavsiyeleri aklından çıktı.
- مست گشت او باز از آن سغراق زفت ** آن وصیتهاش از خاطر برفت
- Meze geldi... Aklı avare oldu; sabah geldi, mumu çaresiz kaldı!
- نقل آمد عقل او آواره شد ** صبح آمد شمع او بیچاره شد
- Akıl şahneye benzer... Sultan gelince biçare şahne bir bucağa büzüldü! 2110
- عقل چون شحنهست چون سلطان رسید ** شحنهی بیچاره در کنجی خزید
- Akıl Allah gölgesidir, Allah güneş... Gölge, güneşe karşı dayanır, durabilir mi hiç?
- عقل سایهی حق بود حق آفتاب ** سایه را با آفتاب او چه تاب