English    Türkçe    فارسی   

4
2109-2118

  • Meze geldi... Aklı avare oldu; sabah geldi, mumu çaresiz kaldı!
  • نقل آمد عقل او آواره شد ** صبح آمد شمع او بیچاره شد
  • Akıl şahneye benzer... Sultan gelince biçare şahne bir bucağa büzüldü! 2110
  • عقل چون شحنه‌ست چون سلطان رسید ** شحنه‌ی بیچاره در کنجی خزید
  • Akıl Allah gölgesidir, Allah güneş... Gölge, güneşe karşı dayanır, durabilir mi hiç?
  • عقل سایه‌ی حق بود حق آفتاب ** سایه را با آفتاب او چه تاب
  • Peri ve cin, insana üstün olunca insandaki insanlık sıfatı kaybolur...
  • چون پری غالب شود بر آدمی ** گم شود از مرد وصف مردمی
  • Ne söylerse o peri söyler... Cin tutmuş adam söyler ama hakikatte o sözler, cinindir, perinindir!
  • هر چه گوید آن پری گفته بود ** زین سری زان آن سری گفته بود
  • Perinin bile yolu yordamı böyle olursa o perinin Allah’ı nasıl olur?
  • چون پری را این دم و قانون بود ** کردگار آن پری خود چون بود
  • Varlığı gider insan peri kesilir... İlhama nail olmayan Türk Arapça konuşmaya başlar! 2115
  • اوی او رفته پری خود او شده ** ترک بی‌الهام تازی‌گو شده
  • Fakat kendine gelince hiçbir lügat bilmez. Peri de bile böyle bir varlık, böyle bir sıfat olduktan sonra,
  • چون به خود آید نداند یک لغت ** چون پری را هست این ذات و صفت
  • Artık perinin ve insanın Allah’ı, nasıl olur da periden aşağı olur?
  • پس خداوند پری و آدمی ** از پری کی باشدش آخر کمی
  • Aslanı bile tutacak derecede sarhoş olup yiğitleşen kişi, kalkar da erkek aslanın sütünü emerse sen artık bu işi o yapmadı, şarap yaptı dersin!
  • شیرگیر ار خون نره شیر خورد ** تو بگویی او نکرد آن باده کرد