- Aklı şaşkınlık seli kaptı götürdü... O sözü evvelce söylediğinden daha zorlu söyledi.
- عقل را سیل تحیر در ربود ** زان قویتر گفت که اول گفته بود
- “Hırkamda, varlığımda Allahtan başka bir şey yok... Yerde gökte nice bir arayıp durursun?” dedi. 2125
- نیست اندر جبهام الا خدا ** چند جویی بر زمین و بر سما
- Dervişler deli divane oldular... Bıçaklarını tertemiz bedenine sapladılar.
- آن مریدان جمله دیوانه شدند ** کاردها در جسم پاکش میزدند
- Her biri Girdekûh mülhitleri gibi pervasızca pirlerine bıçak saplamaya koyuldular.
- هر یکی چون ملحدان گرده کوه ** کارد میزد پیر خود را بی ستوه
- Fakat şeyhe kılıç vuranın kılıcı, tersine dönüyor kendisini yaralıyordu.
- هر که اندر شیخ تیغی میخلید ** بازگونه از تن خود میدرید
- O hünerli şeyhin vücudunda bir eser bile görünmüyordu. Fakat dervişler perişan oldular, kanlara battılar.
- یک اثر نه بر تن آن ذوفنون ** وان مریدان خسته و غرقاب خون
- Boynuna bıçak saplayanın kendi boynu kesildi, ağlaya inleye yıkılıp öldü. 2130
- هر که او سویی گلویش زخم برد ** حلق خود ببریده دید و زار مرد
- Göğsünü yaralayanın göğsü yarıldı, ebedi bir surette geberip gitti.
- وآنک او را زخم اندر سینه زد ** سینهاش بشکافت و شد مردهی ابد
- O sahipkıranın mertebesini bilen ise onu yaralamaya hiç yeltenmedi, böyle şeye gönül vermedi.
- وآنک آگه بود از آن صاحبقران ** دل ندادش که زند زخم گران
- Yarı aklı onun elini bağladı; canını kurtardı... Yoksa oda kendisini perişan ederdi.
- نیمدانش دست او را بسته کرد ** جان ببرد الا که خود را خسته کرد