- Öyle olmasaydı sağıra duyan, köre aydın adlarının verilmesi gibi alay olur, maskaralık olurdu. 220
- ورنه تسخر باشد و طنز و دها ** کر را سامع ضریران را ضیا
- Tanınma için konan ad, meselâ terbiyesiz ve utanmaz birisine mahcup yahut kara ve çirkin birisine güzel diye konuvermiş bir addır.
- یا علم باشد حیی نام وقیح ** یا سیاه زشت را نام صبیح
- Yeni doğmuş çocukcağıza hacı yahut da soyunda var diye gazi adını koymaktır.
- طفلک نوزاده را حاجی لقب ** یا لقب غازی نهی بهر نسب
- Bu lâkapları, övmek için söylerlerse övülende bu sıfatlar yoksa övüş, doğru olmaz ki.
- گر بگویند این لقبها در مدیح ** تا ندارد آن صفت نبود صحیح
- Ya alaya almaktır yahut da öven delidir. Allah ise zalimlerin söylediklerinden beridir, paktır.
- تسخر و طنزی بود آن یا جنون ** پاک حق عما یقول الظالمون
- Ben seninle buluşmadan önce de biliyordum: Güzel yüzlüsün ama kötü huylusun sen! 225
- من همی دانستمت پیش از وصال ** که نکورویی ولیکن بدخصال
- Ben seni görmeden de inatçı bir adam olduğunu, kötülükte ayak diremiş, kötülüğe alışmış bulunduğunu biliyordum.
- من همی دانستمت پیش از لقا ** کز ستیزه راسخی اندر شقا
- Gözüm kızarırsa, az görsem bile yine o illete tutulduğumu bilirim ya!
- چونک چشمم سرخ باشد در غمش ** دانمش زان درد گر کم بینمش
- Sen beni çobansız bir kuzu gibi yapayalnız gördün de bekçim, gözcüm yok sandın.
- تو مرا چون بره دیدی بی شبان ** تو گمان بردی ندارم پاسبان
- Âşıklar, bakılmaması lazım gelen yere bakarlar da o yüzden dertlenirler, o dert sebebiyle de ağlarlar, inlerler.
- عاشقان از درد زان نالیدهاند ** که نظر ناجایگه مالیدهاند