- Elindeyken vereceğim öğüt şu: Olmayacak söze kim söylerse söylesin inanma.
- آنچ بر دستست اینست آن سخن ** که محالی را ز کس باور مکن
- Bu ulu öğüdü elindeyken verip azat oldu, duvarın üstüne konup,
- بر کفش چون گفت اول پند زفت ** گشت آزاد و بر آن دیوار رفت
- Dedi ki: Geçmiş gitmiş şeye gam yeme... Fırsatını kaybettin mi üzülme artık!
- گفت دیگر بر گذشته غم مخور ** چون ز تو بگذشت زان حسرت مبر
- Sonra “Şu küçücük bedenimde on dirhem ağırlığında paha biçilmez bir inci var.
- بعد از آن گفتش که در جسمم کتیم ** ده درمسنگست یک در یتیم
- Seni de oğullarını da devlete eriştirdi... O inci senin hakkındı... 2255
- دولت تو بخت فرزندان تو ** بود آن گوهر به حق جان تو
- Fakat kısmetin değilmiş, kaçırdın... Öyle bir inci dünyada bulunmaz” dedi.
- فوت کردی در که روزیات نبود ** که نباشد مثل آن در در وجود
- Adam gebe kadın doğururken nasıl feryat ederse öyle bağırmaya başladı.
- آنچنان که وقت زادن حامله ** ناله دارد خواجه شد در غلغله
- Kuş dedi ki: Sana geçmiş şeye gam etme diye nasihat etmedim mi,
- مرغ گفتش نی نصیحت کردمت ** که مبادا بر گذشتهی دی غمت
- Mademki geçip gitti, neden gam yersin? Ya öğüdümü anlamadın yahut da sağırsın sen.
- چون گذشت و رفت غم چون میخوری ** یا نکردی فهم پندم یا کری
- Sonra bir de sana sapıklığa düşme olmayacak söze sakın inanma demedim mi? Bu ikinci öğüdüm değil miydi? 2260
- وان دوم پندت بگفتم کز ضلال ** هیچ تو باور مکن قول محال