- Ben, kendim üç dirhem gelmem aslanım... İçinde on dirhemlik inci nasıl bulunur?
- من نیم خود سه درمسنگ ای اسد ** ده درمسنگ اندرونم چون بود
- Adam, bu söz üzerine kendine geldi, hadi dedi... o üçüncü güzel öğüdü de ver bakalım!
- خواجه باز آمد به خود گفتا که هین ** باز گو آن پند خوب سیومین
- Kuş dedi ki: Evet. Allah için o ikisini iyi tuttun da üçüncüsünü sana bedava söyleyeceğim ha!
- گفت آری خوش عمل کردی بدان ** تا بگویم پند ثالث رایگان
- Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak yere tohum saçmaktır.
- پند گفتن با جهول خوابناک ** تخت افکندن بود در شوره خاک
- Aptallık ve bilgisizlik yırtığı yama kabul etmez... Ey öğütçü, ona hikmet tohumunu pek saçma. 2265
- چاک حمق و جهل نپذیرد رفو ** تخم حکمت کم دهش ای پندگو
- O yarı akıllı balığın kurtulmak için bir çare düşünmesi ve kendisini ölü göstermesi
- چاره اندیشیدن آن ماهی نیمعاقل و خود را مرده کردن
- Öbür balık, o belâ çağında aklının gölgesinden ayrı düştü de dedi ki:
- گفت ماهی دگر وقت بلا ** چونک ماند از سایهی عاقل جدا
- O, denize vardı, gamdan azat oldu... Ben öyle bir iyi arkadaştan ayrıldım.
- کو سوی دریا شد و از غم عتیق ** فوت شد از من چنان نیکو رفیق
- Fakat artık onu düşünmeyeyim de kendi kendime bir çare bulayım... Şimdi kendimi ölü göstereyim ben...
- لیک زان نندیشم و بر خود زنم ** خویشتن را این زمان مرده کنم
- Suyun üstüne çıkıp karnımı yukarıya, sırtı mı aşağıya verip kendimi salı vereyim... Su, nereye götürürse gideyim.
- پس برآرم اشکم خود بر زبر ** پشت زیر و میروم بر آب بر
- Yüzen kişi gibi değil de âdeta bir saman çöpü gibi su üstünde sürükleneyim. 2270
- میروم بر وی چنانک خس رود ** نی بسباحی چنانک کس رود