- Balık, güya öldü, karnını yukarıya çevirdi... Su, onu gâh yukarıya çıkarıyor, gâh aşağıya alıyordu.
- همچنان مرد و شکم بالا فکند ** آب میبردش نشیب و گه بلند
- Balıkçıların her biri eyvah dediler... En iyi balık öldü... Hepsi de pek kederlendi. 2275
- هر یکی زان قاصدان بس غصه برد ** که دریغا ماهی بهتر بمرد
- Balık onların eyvah demelerinden sevindi... Bu oyunla kılıçtan kurtuldum galibi dedi.
- شاد میشد او کز آن گفت دریغ ** پیش رفت این بازیم رستم ز تیغ
- Balıkçının biri onu yakaladı... Tuh yazıklar olsun deyip fırlattı, toprağa attı.
- پس گرفتش یک صیاد ارجمند ** پس برو تف کرد و بر خاکش فکند
- Balık çırpına çırpına gizlice suya fırladı gitti. Öbür ahmak, ıstıraplar içinde kalakaldı.
- غلط غلطان رفت پنهان اندر آب ** ماند آن احمق همیکرد اضطراب
- O ahmak sıçrayıp kilimini kurtarmak için sağa sola çırpındı durdu.
- از چپ و از راست میجست آن سلیم ** تا بجهد خویش برهاند گلیم
- Fakat avcılar ağı attılar... Ağın içinde kaldı; ahmaklık onu ateşe attı. 2280
- دام افکندند و اندر دام ماند ** احمقی او را در آن آتش نشاند
- Ateş üstünde tava içinde ahmaklıkla eş oldu.
- بر سر آتش به پشت تابهای ** با حماقت گشت او همخوابهایی
- Ateşin hararetiyle kızıp kaynadıkça akıl ona “sana hiç korkutucu bir zat gelmedi mi?” diyordu.
- او همی جوشید از تف سعیر ** عقل میگفتش الم یاتک نذیر
- O da, o işkencenin, o belânın içinde kâfirlerin canları gibi “Evet, geldi” demekteydi.
- او همیگفت از شکنجه وز بلا ** همچو جان کافران قالوا بلی