English    Türkçe    فارسی   

4
2274-2283

  • Balık, güya öldü, karnını yukarıya çevirdi... Su, onu gâh yukarıya çıkarıyor, gâh aşağıya alıyordu.
  • هم‌چنان مرد و شکم بالا فکند ** آب می‌بردش نشیب و گه بلند
  • Balıkçıların her biri eyvah dediler... En iyi balık öldü... Hepsi de pek kederlendi. 2275
  • هر یکی زان قاصدان بس غصه برد ** که دریغا ماهی بهتر بمرد
  • Balık onların eyvah demelerinden sevindi... Bu oyunla kılıçtan kurtuldum galibi dedi.
  • شاد می‌شد او کز آن گفت دریغ ** پیش رفت این بازیم رستم ز تیغ
  • Balıkçının biri onu yakaladı... Tuh yazıklar olsun deyip fırlattı, toprağa attı.
  • پس گرفتش یک صیاد ارجمند ** پس برو تف کرد و بر خاکش فکند
  • Balık çırpına çırpına gizlice suya fırladı gitti. Öbür ahmak, ıstıraplar içinde kalakaldı.
  • غلط غلطان رفت پنهان اندر آب ** ماند آن احمق همی‌کرد اضطراب
  • O ahmak sıçrayıp kilimini kurtarmak için sağa sola çırpındı durdu.
  • از چپ و از راست می‌جست آن سلیم ** تا بجهد خویش برهاند گلیم
  • Fakat avcılar ağı attılar... Ağın içinde kaldı; ahmaklık onu ateşe attı. 2280
  • دام افکندند و اندر دام ماند ** احمقی او را در آن آتش نشاند
  • Ateş üstünde tava içinde ahmaklıkla eş oldu.
  • بر سر آتش به پشت تابه‌ای ** با حماقت گشت او همخوابه‌ایی
  • Ateşin hararetiyle kızıp kaynadıkça akıl ona “sana hiç korkutucu bir zat gelmedi mi?” diyordu.
  • او همی جوشید از تف سعیر ** عقل می‌گفتش الم یاتک نذیر
  • O da, o işkencenin, o belânın içinde kâfirlerin canları gibi “Evet, geldi” demekteydi.
  • او همی‌گفت از شکنجه وز بلا ** هم‌چو جان کافران قالوا بلی