English    Türkçe    فارسی   

4
2278-2287

  • Balık çırpına çırpına gizlice suya fırladı gitti. Öbür ahmak, ıstıraplar içinde kalakaldı.
  • O ahmak sıçrayıp kilimini kurtarmak için sağa sola çırpındı durdu.
  • Fakat avcılar ağı attılar... Ağın içinde kaldı; ahmaklık onu ateşe attı. 2280
  • Ateş üstünde tava içinde ahmaklıkla eş oldu.
  • Ateşin hararetiyle kızıp kaynadıkça akıl ona “sana hiç korkutucu bir zat gelmedi mi?” diyordu.
  • O da, o işkencenin, o belânın içinde kâfirlerin canları gibi “Evet, geldi” demekteydi.
  • Sonra da eğer bu sefer, şu boynumu kıran mihnetten kurtulursam,
  • 2285.Denizden başka yerde yurt tutmam... Bir gölcükte oturmam artık. 2285
  • Uçsuz bucaksız bir su ararım da emin olayım... Ebediyen emniyet ve sıhhat içinde ömür süreyim diyordu!
  • Ahmağın, bir belâya uğrayınca nadim olup ahdetmesinde bir vefa yoktur. ”Onlar tekrar dünyaya döndürülseler yapmayın diye nehyolundukları şeyleri yapmaya başlarlardı yine. Onlar yalancılardır.” suphukâzibin vefası olamaz!
  • Akıl, ona diyordu k: Ahmaklık, seninle değil mi? Ahmaklıkla ahde vefa edilmez.