- Şehvete mağlûp olana vehim de... Vehim, halis akıllar altınının kalpıdır.
- وهم خوانش آنک شهوت را گداست ** وهم قلب نقد زر عقلهاست
- Vehimle akıl, mihenk olmadıkça meydana çıkmaz. Her ikisini de hemen mihenge vur.
- بیمحک پیدا نگردد وهم و عقل ** هر دو را سوی محک کن زود نقل
- Bu mihenk de Kur’an’dır. Peygamberlerin halidir... Mihenk kalpa gel der.
- این محک قرآن و حال انبیا ** چون منحک مر قلب را گوید بیا
- Gel de benim yüzümden ne hale girdiğini gör... Çünkü sen benim ne inişimin ehlisin ne çıkışımın! 2305
- تا ببینی خویش را ز آسیب من ** که نهای اهل فراز و شیب من
- Aklı bir testere ikiye biçse o ateşteki altın gibi yine gülümser.
- عقل را گر ارهای سازد دو نیم ** همچو زر باشد در آتش او بسیم
- Vehim, âlemleri yakan Firavundur; akıl, canları parlatan aydınlatan Musa’nındır.
- وهم مر فرعون عالمسوز را ** عقل مر موسی به جان افروز را
- Musa, yokluk yoluna gitti... Firavun, ona dedi ki: Sen kimsin?
- رفت موسی بر طریق نیستی ** گفت فرعونش بگو تو کیستی
- Musa, ben akılım... Ululuk ıssı Allah’ın elçisiyim... Allah’ın ulu bürhanıyım, azgınlıktan insana emniyet veren kişiyim ben!
- گفت من عقلم رسول ذوالجلال ** حجةاللهام امانم از ضلال
- Firavun dedi ki: Sus, huyluyu bırak da sen bana eski adını söyle! 2310
- گفت نی خامش رها کن های هو ** نسبت و نام قدیمت را بگو
- Musa dedi ki: Benim nispetim, Allah’ın şu toprak yurdunadır... Asıl adım da onun kullarının en aşağısı.
- گفت که نسبت مر از خاکدانش ** نام اصلم کمترین بندگانش