- Firavun dedi ki: Bundan, bu soydan başka bir adın daha var senin... Sana ne ad daha âlâ yaraşır.
- گفت غیر این نسب نامیت هست ** مر ترا آن نام خود اولیترست
- Firavunun kulu kullarının kulu... Bedeni, canı, önce onun nimetleriyle beslenip yetişen kul. 2320
- بندهی فرعون و بندهی بندگانش ** که ازو پرورد اول جسم و جانش
- Âsi, azgın ve pek zalim kul... Kötü işi yüzünden yurttan kaçan kul.
- بندهی یاغی طاغی ظلوم ** زین وطن بگریخته از فعل شوم
- Kanlı katil, gaddar, hak bilmez kul... Artık sen bu sıfatlara bak da var kıyas et nesin?
- خونی و غداری و حقناشناس ** هم برین اوصاف خود میکن قیاس
- Gariplikte hor, yoksul, çıplak bir kul, öyle bir kul ki ne bizim hakkımızı tanır, ne bize şükreder.
- در غریبی خوار و درویش و خلق ** که ندانستی سپاس ما و حق
- Musa şöyle cevap verdi: Haşa... O padişaha, padişahlıkta kimse şerik olamaz.
- گفت حاشا که بود با آن ملیک ** در خداوندی کسی دیگر شریک
- Mülk ve devlette tektir, eşi yok. Kullarına ondan başka başbuğ yoktur. 2325
- واحد اندر ملک او را یار نی ** بندگانش را جز او سالار نی
- Halkına ondan başka kimse sahip değildir. helâke düşmüş kişiden başka kimse ona şeriklik davasına kalkışamaz.
- نیست خلقش را دگر کس مالکی ** شرکتش دعوی کند جز هالکی
- Beni nakşeden, bana bu sureti veren odur; nakkaşım odur benim... Başkası bu dâvaya kalkışırsa zalimdir.
- نقش او کردست و نقاش من اوست ** غیر اگر دعوی کند او ظلمجوست
- Sen benim kaşımı bile yaratmaya kadir değilsin... Böyleyken nasıl olur da beni yarattığını söyleyebilirsin?
- تو نتوانی ابروی من ساختن ** چون توانی جان من بشناختن