Firavun dedi ki: Bunları bırak hele... Şüphesiz benim hakkım, tuz ekmek hakkı buydu ha!
گفت اینها را بهل بیهیچ شک ** این بود حق من و نان و نمک
Beni halkın önünde rezil rüsvay edesin... Aydın günü gönlüme karartasın... Sen de olan hakkıma karşılık yapacağın bu mu senin?
که مرا پیش حشر خواری کنی ** روز روشن بر دلم تاری کنی
Musa, kıyamet gününün horluğu daha güçtür... Hayırda, şerde bana riayet etmezsen kıyamette halin bundan beter olur.
گفت خواری قیامت صعبتر ** گر نداری پاس من در خیر و شر
Bir pirenin acısına tahammülün yok; yılanın acısına nasıl tahammül edeceksin?
زخم کیکی را نمیتوانی کشید ** زخم ماری را تو چون خواهی چشید
Görünüşte senin işini yıkıyorum ama bir dikeni gül bahçesi haline getiriyorum dedi.2340
ظاهرا کار تو ویران میکنم ** لیک خاری را گلستان میکنم
Yapılma yıkılmadadır; topluluk dağınıklıkta; düzeltme kırılmada… Murat muratsızlıktadır; varlık yoklukta. Her şey, buna benzer. Öbür zıtlar ve eşlerde hep bunlar gibidir.
بیان آنک عمارت در ویرانیست و جمعیت در پراکندگیست و درستی در شکستگیست و مراد در بیمرادیست و وجود در عدم است و علی هذا بقیة الاضداد والازواج
Birisi geldi yeri bellemeye, sürmeye başladı. Aptalın biri dayanamayıp feryat etti.
آن یکی آمد زمین را میشکافت ** ابلهی فریاد کرد و بر نتافت
Dedi ki: Bu yeri neden yıkıyorsun... Neden yarıyor dağıtıyorsun?
کین زمین را از چه ویران میکنی ** میشکافی و پریشان میکنی
Adam dedi ki: A ahmak, yürü git... Benimle uğraşma! Sen, yapılmayı yıkılmada bil! (189.sayfa-223.sayfaya kadar bulunamadı)
گفت ای ابله برو و بر من مران ** تو عمارت از خرابی باز دان
Bu yer, böyle çirkin ve yıkık bir hale gelmedikçe nasıl olur da olur da gül bahçesi, buğday tarlası haline gelir.
کی شود گلزار و گندمزار این ** تا نگردد زشت و ویران این زمین
Düzeni alt üst olmadıkça nasıl olur da bostanlık, ekinlik olur; mahsul ve meyve yetiştirir?2345
کی شود بستان و کشت و برگ و بر ** تا نگردد نظم او زیر و زبر