English    Türkçe    فارسی   

4
2342-2351

  • Dedi ki: Bu yeri neden yıkıyorsun... Neden yarıyor dağıtıyorsun?
  • کین زمین را از چه ویران می‌کنی ** می‌شکافی و پریشان می‌کنی
  • Adam dedi ki: A ahmak, yürü git... Benimle uğraşma! Sen, yapılmayı yıkılmada bil! (189.sayfa-223.sayfaya kadar bulunamadı)
  • گفت ای ابله برو و بر من مران ** تو عمارت از خرابی باز دان
  • Bu yer, böyle çirkin ve yıkık bir hale gelmedikçe nasıl olur da olur da gül bahçesi, buğday tarlası haline gelir.
  • کی شود گلزار و گندم‌زار این ** تا نگردد زشت و ویران این زمین
  • Düzeni alt üst olmadıkça nasıl olur da bostanlık, ekinlik olur; mahsul ve meyve yetiştirir? 2345
  • کی شود بستان و کشت و برگ و بر ** تا نگردد نظم او زیر و زبر
  • Yarayı neşterle deşmedikçe iyileşir onulur mu hiç?
  • تا بنشکافی به نشتر ریش چغز ** کی شود نیکو و کی گردید نغز
  • Ahlatın, ilaçla yıkanmadıkça hastalığın nasıl geçer, nasıl şifa bulursun?
  • تا نشوید خلطهاات از دوا ** کی رود شورش کجا آید شفا
  • Terzi kumaşı paramparça eder... Bir kimse çıkıp da o sanatını bilen terziye,
  • پاره پاره کرده درزی جامه را ** کس زند آن درزی علامه را
  • Bu canım atlası neden bu hale getirdin... Neden kestin; ben kesik kumaşı ne yapayım der mi?
  • که چرا این اطلس بگزیده را ** بردریدی چه کنم بدریده را
  • Her eski yapıyı yaparlar, yenilerlerken eski yapıyı yıkmazlar mı? 2350
  • هر بنای کهنه که آبادان کنند ** نه که اول کهنه را ویران کنند
  • Marangoz, demirci ve kasap da bunun gibi yıkıp yakıp harap etmezler mi?
  • هم‌چنین نجار و حداد و قصاب ** هستشان پیش از عمارتها خراب