- Ahlatın, ilaçla yıkanmadıkça hastalığın nasıl geçer, nasıl şifa bulursun?
- تا نشوید خلطهاات از دوا ** کی رود شورش کجا آید شفا
- Terzi kumaşı paramparça eder... Bir kimse çıkıp da o sanatını bilen terziye,
- پاره پاره کرده درزی جامه را ** کس زند آن درزی علامه را
- Bu canım atlası neden bu hale getirdin... Neden kestin; ben kesik kumaşı ne yapayım der mi?
- که چرا این اطلس بگزیده را ** بردریدی چه کنم بدریده را
- Her eski yapıyı yaparlar, yenilerlerken eski yapıyı yıkmazlar mı? 2350
- هر بنای کهنه که آبادان کنند ** نه که اول کهنه را ویران کنند
- Marangoz, demirci ve kasap da bunun gibi yıkıp yakıp harap etmezler mi?
- همچنین نجار و حداد و قصاب ** هستشان پیش از عمارتها خراب
- O halileyi, belileyi dövmek, onları adeta telef etmek, bedenin yapılmasıdır.
- آن هلیله و آن بلیله کوفتن ** زان تلف گردند معموری تن
- Buğdayı değirmende ezmeseydin ondan ekmek yapabilir miydi? Bizim soframızı bezeyebilir miydi?
- تا نکوبی گندم اندر آسیا ** کی شود آراسته زان خوان ما
- A balık, yediğim tuz ekmek, seni ağından kurtarmak için beni böyle uğraştırıyorsun ya!
- آن تقاضا کرد آن نان و نمک ** که ز شستت وا رهانم ای سمک
- Musa’nın öğüdünü kabul edersen sonu kötü olan böyle bir oltadan kurtulursun! 2355
- گر پذیری پند موسی وا رهی ** از چنین شست بد نامنتهی
- Kendini hayli zamandır heva ve hevese kul, köle ettin... Yeter artık! Küçücük bir kurdu ejderha haline getirdin.
- بس که خود را کردهای بندهی هوا ** کرمکی را کردهای تو اژدها