- Dağda taşta görüş yoktu da nasıl Davut’a yar oldu?
- گرنه کوه و سنگ با دیدار شد ** پس چرا داود را او یار شد
- Bu yeryüzünün can gözü yoktu da Karun’u neden öyle sömürüp yuttu?
- این زمین را گر نبودی چشم جان ** از چه قارون را فرو خورد آنچنان
- Hannane direğinin gönül gözü olmasaydı o tek kişinin, o eşsiz erin ayrılığını görür müydü?
- گر نبودی چشم دل حنانه را ** چون بدیدی هجر آن فرزانه را
- Kırık taşlar, görmeselerdi avuç içinde nasıl şahadet ederlerdi?
- سنگریزه گر نبودی دیدهور ** چون گواهی دادی اندر مشت در
- A akıl, sen kanatlarını aç da “İza zülziletil arzu zilzaleha” suresini oku! 2420
- ای خرد بر کش تو پر و بالها ** سوره بر خوان زلزلت زلزالها
- Kıyamet günü bu yeryüzü, görmeseydi iyiye kötüye nasıl şahadet ederdi ki?
- در قیامت این زمین بر نیک و بد ** کی ز نادیده گواهیها دهد
- Hâlbuki halini, kendisinde olan haberleri söyleyecek... Yeryüzü bize sırlarını açacak.
- که تحدث حالها و اخبارها ** تظهر الارض لنا اسرارها
- Beni senin gibi bir padişaha göndermesi de bir delildir... Gönderen bilir ki.
- این فرستادن مرا پیش تو میر ** هست برهانی که بد مرسل خبیر
- Böyle bir illete böyle bir ilaç lazım bu ilaç, o umulmaz yarayı kolayca iyileştirecek elbet.
- کین چنین دارو چنین ناسور را ** هست درخور از پی میسور را
- Bundan önce rüyalar görmüştüm... Allah’ın beni seçip göndereceğini anlamıştın. 2425
- واقعاتی دیده بودی پیش ازین ** که خدا خواهد مرا کردن گزین