- A inatçı, sen derbentleri tuttun ama körlüğüne rağmen, yine bir er çıktı işte.
- سد شدی دربندها را ای لجوج ** کوری تو کرد سرهنگی خروج
- İşte o çıkan er benim... Senin maksadını yıkıp yakarım; Allah’ın adı ile senin adını sanını yok ederim!
- نک منم سرهنگ هنگت بشکنم ** نک به نامش نام و ننگت بشکنم
- Sen var, derbentleri iyice tuta dur... Ne vakte dek sakalına bıyığına gülüp duracaksın? 2450
- تو هلا در بندها را سخت بند ** چندگاهی بر سبال خود بخند
- Kader bıyığını sakalını birer birer yolar... Nihayet kadere karşı çekinmenin fayda vermediğini anlarsın.
- سبلتت را بر کند یک یک قدر ** تا بدانی کالقدر یعمی الحذر
- Senin bıyığın sakalın mı daha kuvvetlidir, Ad’ın bıyığı sakalı mı? Onların nefesinden şehirler titrer dururdu.
- سبلت تو تیزتر یا آن عاد ** که همی لرزید از دمشان بلاد
- Sen mi daha inatçısın Semud mu? Varlık âlemine onlar gibisi gelmedi gitti.
- تو ستیزهروتری یا آن ثمود ** که نیامد مثل ایشان در وجود
- Bunlardan yüz tanesini daha söylesem fayda yok; sen sağırsın... Duyarın da duymazlıktan gelirsin!
- صد ازینها گر بگویم تو کری ** بشنوی و ناشنوده آوری
- Söylediğim sözden tövbe ettim; tam senin ilacını yaptım. 2455
- توبه کردم از سخن که انگیختم ** بیسخن من دارویت آمیختم
- Bu ilacı senin ham sakalına korum da pişer yahut da yanar... Sen de ebedi olarak yaralı kalırsın.
- که نهم بر ریش خامت تا پزد ** یا بسوزد ریش و ریشهت تا ابد
- Bu suretle de bilirsin ki Allah, her şeyi bilir... Her şeye, ona layık olan ilacı verir ey düşman.
- تا بدانی که خبیرست ای عدو ** میدهد هر چیز را درخورد او