English    Türkçe    فارسی   

4
2457-2466

  • Bu suretle de bilirsin ki Allah, her şeyi bilir... Her şeye, ona layık olan ilacı verir ey düşman.
  • تا بدانی که خبیرست ای عدو ** می‌دهد هر چیز را درخورد او
  • Ne vakit bir eğrilik ettin, ne zaman bir kötülükte bulundun da onun ardından derhal layığını görmedin?
  • کی کژی کردی و کی کردی تو شر ** که ندیدی لایقش در پی اثر
  • Ne zaman gökyüzüne bir nefes bir dua gönderdin de ardınca ona benzer bir iyilik gelmedi?
  • کی فرستادی دمی بر آسمان ** نیکیی کز پی نیامد مثل آن
  • Dikkat etsen, uyanık olsan her an, yaptığın işin cevabını görürsün! 2460
  • گر مراقب باشی و بیدار تو ** بینی هر دم پاسخ کردار تو
  • Dikkat ederde ipe sarılırsan senin için kıyametin gelmesine hacet yok.
  • چون مراقب باشی و گیری رسن ** حاجتت ناید قیامت آمدن
  • Remiz ve işareti gören kişiye açık söz söylemeye ihtiyaç var mı?
  • آنک رمزی را بداند او صحیح ** حاجتش ناید که گویندش صریح
  • Bu bela sana aptallığından gelir... Nükteleri remizleri anlamazsın!
  • این بلا از کودنی آید ترا ** که نکردی فهم نکته و رمزها
  • Gönül kötülük yüzünden karardı da kapkara oldu mu artık anla... Burada sersemleşmenin lüzumu yok!
  • از بدی چون دل سیاه و تیره شد ** فهم کن اینجا نشاید خیره شد
  • Yoksa o karalık sana bir ok olur... Sersemliğinin cezası sana erişir! 2465
  • ورنه خود تیری شود آن تیرگی ** در رسد در تو جزای خیرگی
  • Ok gelmezse lütuf ve kerem yüzünden gelmez; o kötülük görülmediğinden değil.
  • ور نیاید تیر از بخشایش است ** نه پی نادیدن آلایش است