English    Türkçe    فارسی   

4
2491-2500

  • Tükürmüş de sen çirkinsin, lâyığın ancak bu demiş, ayna da çirkinliğim, senin çirkinliğim a kör ve aşağılık adam!
  • که چه زشتی لایق اینی و بس ** زشتیم آن تواست ای کور خس
  • Bu pisliği de kendi çirkin yüzüne bulaştırdın, bana değil. Çünkü ben apaydınım demiş!
  • این حدث بر روی زشتت می‌کنی ** نیست بر من زانک هستم روشنی
  • Sen gâh elbiseni yanmış gördün; gâh ağzın tutulmuş, gözün kör olmuş gördün.
  • گاه می‌دیدی لباست سوخته ** گه دهان و چشم تو بر دوخته
  • Gâh bir canavar, kanına kastetti. Gâh yırtıcı biç hayvan, başını ısırdı!
  • گاه حیوان قاصد خونت شده ** گه سر خود را به دندان دده
  • Kendini gâh lâğıma baş aşağı düşüyorsun gördün. Gâh kanlı sellerde gark olmuşsun gördün. 2495
  • گه نگون اندر میان آبریز ** گه غریق سیل خون‌آمیز تیز
  • Bazen rüyada bu tertemiz gökyüzünden sana "Kötüsün, kötüsün, kötü" diye ses geldi.
  • گه ندات آمد ازین چرخ نقی ** که شقیی و شقیی و شقی
  • Bazen dağlardan apaçık "Hadi git be. Sen, ashabı şimaldensin" sesini duydun!
  • گه ندات آمد صریحا از جبال ** که برو هستی ز اصحاب الشمال
  • Bazen her cansız şeyden "Firavun, ebediyen cehenneme düştü gitti" sadasını işittin!
  • گه ندا می‌آمدت از هر جماد ** تا ابد فرعون در دوزخ فتاد
  • Bundan beter rüyalar da gördün... Fakat utancından söyleyemiyorum ki ters tabiatın büsbütün tersleşmesin, kızmayasın!
  • زین بترها که نمی‌گویم ز شرم ** تا نگردد طبع معکوس تو گرم
  • Ey öğüt kabul etmeyen, azıcığını söylüyorum sana., bu azıcığı duy da bil ki ben biliyorum. 2500
  • اندکی گفتم به تو ای ناپذیر ** ز اندکی دانی که هستم من خبیر