- Kendine gel de benden bir öğüt kabul et, karşılık olarak dört şey al!
- هین ز من بپذیر یک چیز و بیار ** پس ز من بستان عوض آن را چهار
- Firavun, o bir öğüt, hangi öğüt? O tek öğüdü bana birazcık anlat dedi. 2510
- گفت ای موسی کدامست آن یکی ** شرح کن با من از آن یک اندکی
- Musa dedi ki: O tek öğüt şu: Apaçık söyle, deki Allah tektir, ondan başka tapacak yoktur!
- گفت آن یک که بگویی آشکار ** که خدایی نیست غیر کردگار
- Göklerin, yıldızların, insanlarla şeytanların cin ve perilerin, kuşların yüce yaratıcısıdır.
- خالق افلاک و انجم بر علا ** مردم و دیو و پری و مرغ را
- Denizin, ovanın, dağın, çölün yaratıcısı odur... Ülkenin sının yoktur, kendisinin benzeri yoktur!
- خالق دریا و دشت و کوه و تیه ** ملکت او بیحد و او بیشبیه
- Firavun, ey Musa dedi. Buna karşılık bana vereceğin o dört şey nedir? Onları da söyle de
- گفت ای موسی کدامست آن چهار ** که عوض بدهی مرا بر گو بیار
- 2515.O güzel vadin lütfiyle kâfirliğimin çarmıhı gevşesin! 2515
- تا بود کز لطف آن وعدهی حسن ** سست گردد چارمیخ کفر من
- Belki bir ganimet olarak elde edeceğim o hoş vaatler yüzünden yüz harmanlık küfür kilidim açılır.
- بوک زان خوش وعدههای مغتنم ** برگشاید قفل کفر صد منم
- Belki bal ırmağının tesiriyle bedenimdeki şu kin zehiri ballaşır.
- بوک از تاثیر جوی انگبین ** شهد گردد در تنم این زهر کین
- Yahut o tertemiz süt ırmağının aksiyle esir aklım bir an olsun beslenir.
- یا ز عکس جوی آن پاکیزه شیر ** پرورش یابد دمی عقل اسیر